兴趣盎然 büyük ilgi
Explanation
形容对某事物或活动兴趣浓厚，充满热情。
Bir şeye veya bir etkinliğe karşı yoğun bir ilgiyi, coşkuyla dolu olduğunu tanımlar.
Origin Story
小明是一个对历史充满好奇的孩子。有一天，他偶然发现了一本关于中国古代历史的书籍。书中栩栩如生的图画和引人入胜的故事深深吸引了他。他每天都抱着这本书，废寝忘食地阅读，并用自己独特的视角去理解和感悟。他开始收集各种和历史相关的资料，画出他心目中的历史人物，并写下他关于历史的所思所想。他甚至还尝试制作古代的兵器和服饰模型，以此来更直观地感受历史的魅力。在朋友眼中，他就像一个历史爱好者。他的兴趣盎然，感染了周围的人，也让他学到了许多知识。
Xiaoming, tarihe karşı büyük bir merak duyan bir çocuktu. Bir gün tesadüfen eski Çin tarihi hakkında bir kitap buldu. Kitaptaki canlı resimler ve büyüleyici hikayeler onu derinden etkiledi. Her gün bu kitabı yanına alır, açgözlülükle okur ve kendine özgü bakış açısıyla yorumlardı. Tarihle ilgili çeşitli malzemeler toplamaya başladı, zihninde tarihsel şahsiyetler çizdi ve tarih hakkındaki düşüncelerini ve duygularını yazdı. Tarihin büyüsünü daha sezgisel olarak hissetmek için eski silah ve kıyafet modelleri yapmayı bile denedi. Arkadaşlarının gözünde tarih meraklısıydı. Canlı ilgisi çevresindeki insanları etkiledi ve çok şey öğrenmesini sağladı.
Usage
多用于描述对某事或某物极大的兴趣。
Bir şeye veya birine karşı büyük bir ilgiyi tanımlamak için sıkça kullanılır.
Examples
-
孩子们对这次郊游兴趣盎然。
háizimen duì zhè cì jiāoyóu xìngqù àngrán
Çocuklar bu geziye çok ilgi duydu.
-
他学习绘画的兴趣盎然，进步很快。
tā xuéxí huìhuà de xìngqù àngrán, jìnbù hěn kuài
Resim yapmaya olan ilgisi çok güçlüydü ve hızla ilerleme kaydetti.