迫在眉睫 yaklaşan
Explanation
形容事情已经到了眼前，情况十分紧急，刻不容缓。
Çok yakın ve çok acil bir durumu tanımlar.
Origin Story
话说古代有位老秀才，一生穷困潦倒，好不容易盼来了科考的机会。可是，临近考试，他的女儿却突然重病，高烧不退。老秀才焦急万分，看着女儿痛苦的表情，再看看日渐逼近的考试，他心里就像揣着一块大石头，沉甸甸的压得他喘不过气。他一边照顾女儿，一边抓耳挠腮地准备考试，时间一分一秒地过去，考试的日期已经迫在眉睫了。老秀才两难之下，只能将女儿送往寺庙静养，自己孤身前往考场。他心中挂念着女儿的病情，又担心自己考场失利，整夜辗转反侧，最终在科考中发挥失常，落榜而归。
Eskiden, hayatını yoksulluk içinde geçiren ve sonunda imparatorluk sınavına girme fırsatını yakalayan yaşlı bir bilgin vardı. Ancak, sınavdan önce kızının yüksek ateşle ağır bir şekilde hastalanmasıyla karşılaştı. Yaşlı bilgin çok endişeliydi. Kızının acılarını ve yaklaşan sınav tarihini görünce göğsünde ağır bir taş varmış gibi hissetti. Kızına bakarken sinirli bir şekilde sınava hazırlanıyordu. Zaman her dakika ve her saniye geçiyordu; sınav tarihi yaklaşmıştı. Yaşlı bilgin, kızını iyileşmesi için bir tapınağa götürmek ve tek başına sınav salonuna gitmekten başka seçeneği yoktu. Kızının durumu ve sınav konusunda endişeli olan yaşlı bilgin bütün gece uyuyamadı ve sonunda sınavda başarısız oldu.
Usage
用于形容时间紧迫，形势危急。
Bir durumun aciliyetini ve tehlikesini tanımlamak için kullanılır.
Examples
-
截止日期迫在眉睫，我们必须加快进度。
qiezhiri imiaqi,womenbixujia kuai jindu.
Son tarih çok yaklaşıyor, hızımızı artırmamız gerekiyor.
-
战争迫在眉睫，人民陷入恐慌。
zhanzheng p ozai mejie,renminruanxinkonghuang
Savaş çok yakın, insanlar paniğe kapıldı.