昏迷不醒 baygın
Explanation
指神志不清,失去知觉,处于昏睡状态。
Bilinç kaybı, bilinçsizliğin ve derin uykunun durumunu ifade eder.
Origin Story
从前,在一个偏僻的小山村里,住着一位年迈的樵夫。一天,他上山砍柴时,不小心摔倒,昏迷不醒。他的孙女,一个十岁的小女孩,发现爷爷倒在地上,吓得大哭。她急忙跑回家,告诉了她的奶奶。奶奶连忙带着小女孩一起跑到山上,发现樵夫已经昏迷不醒了。奶奶经验丰富,知道应该尽快让樵夫喝些热水,并用毛巾擦拭他的身体。过了一会儿,樵夫慢慢地醒了过来。他感激地望着孙女和妻子,心里充满了温暖。
Bir zamanlar, ıssız bir dağ köyünde yaşlı bir oduncu vardı. Bir gün, dağda odun keserken yanlışlıkla düştü ve bayıldı. On yaşındaki torunu, dedesinin yerde yattığını görünce korkudan ağlamaya başladı. Hemen eve koştu ve büyükannesine anlattı. Büyükanne, küçük kızla birlikte dağa koştu ve oduncunun bayıldığını gördü. Büyükanne tecrübeliydi ve oduncuya hemen sıcak su vermesi ve vücudunu havluyla silmesi gerektiğini biliyordu. Bir süre sonra, oduncu yavaş yavaş kendine geldi. Torununa ve eşine şükranla baktı, kalbi sıcaklıkla doldu.
Usage
通常用于描述人失去意识的状态,常用于医疗或事故描写中。
Genellikle bilinç kaybı durumunu tanımlamak için kullanılır, sıklıkla tıbbi veya kaza açıklamalarında kullanılır.
Examples
-
他车祸后昏迷不醒,被紧急送往医院。
tā chē huò hòu hūn mí bù xǐng, bèi jǐn jí sòng wǎng yī yuàn.
Araba kazasından sonra bilinçsiz kaldı ve acilen hastaneye kaldırıldı.
-
过度疲劳导致他昏迷不醒,需要好好休息。
guò dù pí láo dǎo zhì tā hūn mí bù xǐng, xū yào hǎo hǎo xiū xi),
Aşırı yorgunluk onu bilinçsiz bıraktı ve iyi dinlenmesi gerekiyor.