心照不宣 Sözsüz anlaşma
Explanation
彼此心里明白，而不公开说出来。形容双方对某事有默契，不必明说。
Her iki taraf da bunu anlıyor, ancak açıkça ifade etmiyorlar. Bir şey hakkında, bunu söyleme ihtiyacı olmadan, iki taraf arasında sessiz bir anlaşmayı tanımlar.
Origin Story
话说唐朝时期，有一位名叫李白的诗人，他与一位名叫杜甫的诗人，两人都才华横溢，彼此欣赏。有一次，李白和杜甫一起到长安参加科举考试，结果两人都没有考中。李白感到非常沮丧，杜甫则默默地安慰他。他们心照不宣，知道彼此都怀才不遇，因此谁也没有多说什么。后来，两人经常一起游历山水，创作诗歌，他们的友谊也因此而更加深厚。他们的友谊，就像一首无声的诗歌，虽然没有公开宣扬，却早已流传千古，成为后世传颂佳话。
Söylendiğine göre Tang Hanedanlığı döneminde, olağanüstü yetenekli ve birbirlerini takdir eden Li Bai ve Du Fu adlı iki şair vardı. Bir keresinde, Li Bai ve Du Fu birlikte imparatorluk sınavına girmek için Chang'an'a gittiler, ancak ikisi de başarısız oldu. Li Bai çok moralsizdi, Du Fu ise onu sessizce teselli etti. Anlaştıklarını anladılar, ikisi de değersiz olduklarını biliyordu ve kimse bir şey söylemedi. Daha sonra, sık sık birlikte seyahat ettiler ve şiirler yazdılar ve arkadaşlıkları daha da güçlendi. Arkadaşlıkları sessiz bir şiir gibiydi. Kamuoyuna açıklanmasa da, yüzyıllardır nesilden nesile aktarıldı ve efsanevi bir hikaye oldu.
Usage
常用来形容双方心意相通，不必明说。
Sık sık, iki tarafın birbirini iyi anladığını ve bir şey söylemelerine gerek olmadığını tanımlamak için kullanılır.
Examples
-
会议上，领导和下属心照不宣地达成了一致。
huiyi shang, lingdao he xia shu xin zhao bu xuan di dacheng le yizhi
Toplantıda, yöneticiler ve alt kademe çalışanlar sessizce bir anlaşmaya vardılar.
-
他们之间心照不宣，无需多言。
tamen zhi jian xin zhao bu xuan, wuxu duoyan
Aralarında, daha fazla söze gerek kalmayan, örtük bir anlaşma vardı.