闻所未闻 Duymulanmamış
Explanation
形容事物非常新奇、罕见,前所未有。
Çok yeni, nadir ve eşi benzeri görülmemiş bir şeyi tanımlar.
Origin Story
汉代时,汉武帝派使者陆贾出使南越,南越王尉佗久居南越,不愿归顺汉朝。陆贾便向尉佗介绍汉朝的强大和富饶,告诉他汉朝的疆域辽阔,土地肥沃,物产丰富,政令统一。尉佗听了这些闻所未闻的事,便心悦诚服地归顺了汉朝。
Han Hanedanlığı döneminde, Han Wu Di, elçisi Lu Jia'yı Nanyue'ye gönderdi. Nanyue Kralı Wutou uzun zamandır Nanyue'de yaşıyordu ve Han Hanedanlığı'na boyun eğmeyi istemiyordu. Lu Jia, Wutou'ya Han Hanedanlığı'nın gücünü ve refahını tanıtarak, Han Hanedanlığı'nın geniş bir toprağa, verimli topraklara, bol kaynaklara ve birleşik bir yönetime sahip olduğunu söyledi. Wutou daha önce hiç duymadığı şeylere ikna oldu ve gönüllü olarak Han Hanedanlığı'na boyun eğdi.
Usage
用于形容事物新奇罕见,前所未有。常用于感叹语气。
Yeni, nadir ve eşi benzeri görülmemiş bir şeyi tanımlamak için kullanılır. Çoğu zaman hayret ifadesiyle kullanılır.
Examples
-
我听到的那些故事简直是闻所未闻。
wǒ tīng dào de nà xiē gù shì jiǎn zhí shì wén suǒ wèi wén.
Duyduğum hikayeler gerçekten de inanılmaz.
-
这种技术真是闻所未闻,太神奇了!
zhè zhǒng jì shù zhēn shì wén suǒ wèi wén, tài shén qí le!
Bu teknoloji gerçekten de benzersiz, muhteşem!