高耸入云 gāo sǒng rù yún bulutlara kadar yükselen

Explanation

耸:直立,高起。高高地直立,直入云端。形容建筑物、山峰等高峻挺拔。

Sǒng: dik durmak, yükselmek. Yüksek durmak, bulutlara ulaşmak. Binaların, dağların vb. yüksekliğini ve görkemli görünümünü tanımlar.

Origin Story

传说中,在昆仑山脉深处,有一座名为“天柱峰”的山峰,它高耸入云,直插云霄,山顶常年云雾缭绕,宛如仙境。相传,天柱峰是女娲补天时遗留下来的神石,因此,山峰上遍布奇花异草,珍禽异兽,灵气十足。一位名叫李白的年轻书生,怀揣着远大的抱负,慕名而来,渴望攀登天柱峰,一览众山小。他历经千辛万苦,终于到达了峰顶,极目远眺,只见云海茫茫,群山峻岭尽收眼底,心中感慨万千。天柱峰高耸入云的景象,深深地印在了他的脑海里,也激励着他不断追求更高的目标。

chuán shuō zhōng, zài kūn lún shānmài shēn chù, yǒu yī zuò míng wéi “tiān zhù fēng” de shānfēng, tā gāo sǒng rù yún, zhí chā yúnxiāo, shāndǐng chángnián yún wù liáoráo, wǎn rú xiānjìng. xiāng chuán, tiān zhù fēng shì nǚ wā bǔ tiān shí yí xià lái de shénshí, yīn cǐ, shānfēng shàng biànbù qí huā yì cǎo, zhēn qín yì shòu, líng qì zú gòu. yī wèi míng jiào lǐ bái de nián qīng shū shēng, huái chuāi zhe yuǎn dà de bào fù, mù míng ér lái, kě wàng pāndēng tiān zhù fēng, yī lǎn zhòng shān xiǎo. tā lì jīng qiānxīn wàn kǔ, zhōng yú dào dá le fēng dǐng, jí mù yuǎn tiào, zhǐ jiàn yún hǎi máng máng, qún shān jùn lǐng jìn shōu yǎn dǐ, xīn zhōng gǎn kǎi wàn qiān. tiān zhù fēng gāo sǒng rù yún de jǐng xiàng, shēn shēn de yìn zài le tā de nǎo hǎi lǐ, yě jī lì zhe tā bù duàn zhuī qiú gēng gāo de mù biāo.

Efsaneye göre, Kunlun Dağları'nın derinliklerinde, bulutlara kadar yükselen ve gökyüzünü delen “Tianzhu Zirvesi” adında bir dağ zirvesi bulunmaktadır. Zirve sürekli sis ve bulutlarla kaplıdır ve bir masal diyarını andırır. Tianzhu Zirvesi'nin, Nüwa gökyüzünü onardığı sırada geride kalan kutsal taşın kalıntısı olduğu söylenir. Bu nedenle, zirve nadir çiçekler, bitkiler, kuşlar ve hayvanlarla doludur ve ruhani enerjiyle doludur. Büyük hedeflere sahip genç bir bilgin olan Li Bai, bu dağa geldi ve Tianzhu Zirvesi'ne tırmanıp çevredeki dağları görmek istedi. Sayısız zorluğun ardından sonunda zirveye ulaştı ve uzaklara baktığında, onu çok etkileyen bir bulut denizi ve çevredeki dağları gördü. Tianzhu Zirvesi'nin gökyüzüne kadar yükselen manzarası hafızasına kazındı ve sürekli daha yüksek hedeflere ulaşması için onu teşvik etti.

Usage

用于描写建筑物、山峰等高大的景象,多用于书面语。

yòng yú miáoxiě jiànzhùwù, shānfēng děng gāodà de jǐngxiàng, duō yòng yú shūmiàn yǔ

Binaların, dağların vb. yüksek görüntüsünü tanımlamak için kullanılır, çoğunlukla yazılı dilde.

Examples

  • 那座山峰高耸入云,气势磅礴。

    nà zuò shānfēng gāo sǒng rù yún, qìshì pángbó

    O dağ zirvesi bulutlara kadar yükseliyor, görkemli ve güçlü.

  • 远处的高楼大厦高耸入云,直插云霄。

    yuǎn chù de gāolóu dàshà gāo sǒng rù yún, zhí chā yúnxiāo

    Uzaktaki gökdelenler gökyüzüne kadar yükseliyor, onu delip geçiyor.