垂涎欲滴 ağzı sulanmak
Explanation
形容非常渴望,馋得口水都要滴下来的样子。
Çok yoğun bir istek veya özlemi, ağız sulanacak kadar yoğun bir şekilde tarif etmek için kullanılır.
Origin Story
在一个古老的村庄里,住着一位名叫阿福的年轻厨师。他以其精湛的厨艺而闻名,他的菜肴总是香气扑鼻,令人垂涎欲滴。一天,村里举行了一场盛大的宴会,阿福负责烹饪所有菜肴。他精心准备了各种美味佳肴,色香味俱全。宴会上,宾客们都被阿福的厨艺所折服,纷纷赞不绝口。看着宾客们吃得津津有味,脸上露出了满足的笑容,阿福心里充满了喜悦。他为自己的厨艺能够带给人们快乐而感到自豪。
Eski bir köyde Afu adında genç bir aşçı yaşıyordu. Mükemmel mutfak becerileriyle tanınıyordu, yemekleri her zaman kokulu ve iştah açıcıydı. Bir gün köyde büyük bir ziyafet düzenlendi ve Afu tüm yemekleri pişirmekle görevlendirildi. Çeşitli lezzetli yemekleri özenle hazırladı, her biri göz, burun ve damak için bir şölendi. Ziyafette konuklar Afu'nun mutfak becerilerine hayran kaldılar ve onu durmaksızın övdüler. Konukların yemeklerinin tadını çıkarıp memnuniyetle gülümsediğini görünce, Afu'nun kalbi sevinçle doldu. Mutfak becerilerinin insanlara mutluluk getirebildiğinden gurur duyuyordu.
Usage
用来形容极其贪婪的样子,尤其指对食物的渴望。
Özellikle yiyeceğe olan özlemi vurgulamak için aşırı açgözlülüğü tanımlamak için kullanılır.
Examples
-
看到满桌的美味佳肴,他垂涎欲滴。
kàn dào mǎn zhuō de měiwèi jiāyáo, tā chuí xián yù dī
Lezzetli yemeklerle dolu masayı görünce, ağzı sulandı.
-
面对如此诱人的蛋糕,孩子们垂涎欲滴。
miàn duì rúcǐ yòurèn de dàngāo, háizi men chuí xián yù dī
Böyle cezbedici keklerle karşı karşıya kalınca, çocukların ağızları sulandı.