设身处地 Kendini başkasının yerine koymak
Explanation
设:设想。设想自己处在别人的那种境地。指替别人的处境着想。
Kendini başkasının durumunda hayal etmek. Başkasının bakış açısından düşünmek.
Origin Story
从前,在一个偏僻的小村庄里,住着一位名叫阿福的年轻人。阿福为人善良,乐于助人,但他总是以自己的角度去看待问题,很难理解别人的感受。一天,村里发生了争执,两个村民为了一块地发生激烈的争吵。阿福听说了这件事,便立刻赶去调解。他首先询问了第一个村民,了解了他的想法和诉求。但当他询问第二个村民时,他却立刻开始批评第二个村民的观点,指出他的不足之处。结果,他的调解并没有起到任何作用,反而激化了矛盾。 晚上,阿福独自一人坐在家门口,回想着白天发生的事情。他开始反思自己,他意识到自己犯了一个很大的错误,那就是他始终没有设身处地地为两个村民着想。他只从自己的角度去看待问题,没有考虑到两个村民的感受和处境。 第二天,阿福又来到两个村民家里,他这次并没有急于表达自己的观点,而是仔细地倾听了两个村民的诉说。他设身处地地为他们考虑,试图理解他们的感受和处境。在了解了事情的来龙去脉后,阿福找到了解决问题的办法,最终帮助两个村民化解了矛盾。从那以后,阿福明白了设身处地为他人着想的道理,他开始改变自己,努力去理解别人的感受,做一个真正善良的人。
Eskiden, ıssız bir köyde A Fu adında genç bir adam yaşarmış. A Fu iyi yürekli ve yardımsever birisiydi, ancak sorunlara her zaman kendi bakış açısından bakardı ve başkalarının duygularını anlamakta zorlanırdı. Bir gün köyde bir tartışma çıktı ve iki köylü bir arazi parçası yüzünden şiddetli bir şekilde kavga etti. A Fu bunu duydu ve hemen arabuluculuk yapmaya gitti. Önce ilk köylüyü sorguladı, düşüncelerini ve taleplerini anladı. Ama ikinci köylüyü sorguladığında, hemen ikinci köylünün bakış açısını eleştirmeye, eksikliklerini vurgulamaya başladı. Sonuç olarak, arabuluculuğu işe yaramadı, aksine çatışmayı daha da kötüleştirdi.
Usage
用于劝诫人们要站在对方的角度考虑问题。
İnsanlara konuları diğer kişinin bakış açısından değerlendirmeleri için tavsiye etmek amacıyla kullanılır.
Examples
-
这次处理事情,我们要设身处地为老百姓着想。
zhè cì chǔlǐ shìqíng, wǒmen yào shè shēn chǔ dì wèi lǎobǎixìng zhuóxiǎng
Bu konuda halkın yerine kendimizi koymalıyız.
-
领导设身处地为我们考虑,我们深受感动。
lǐngdǎo shè shēn chǔ dì wèi wǒmen kǎolǜ, wǒmen shēn shòu gǎndòng
Liderin kendini bizim yerimize koyup bizim için düşünmesi bizi çok duygulandırdı.