两眼一抹黑 tamamen karanlıkta
Explanation
形容对周围情况毫无了解,完全不知情。
çevresinin tamamen farkında olmayan ve tamamen bilgisiz olan birini tanımlar.
Origin Story
小明独自一人来到陌生的城市,两手空空,没有地图,没有手机,更没有预先了解过路线。他漫无目的地走在熙熙攘攘的大街上,高楼大厦鳞次栉比,人潮涌动,川流不息。他完全不知道自己身在何处,要去往何方,感觉就像掉进了迷宫一样,两眼一抹黑,心里充满了焦虑和不安。他尝试着问路,但由于语言不通或其他原因,几次尝试都失败了。他感到前所未有的孤独和无助,内心充满了绝望。他开始后悔自己没有做好充分的准备就贸然踏上旅程。然而,他并没有放弃希望,他相信自己一定能够找到解决问题的方法。他深吸一口气,努力让自己冷静下来,开始观察周围的环境,寻找可以帮助自己的线索。最终,他凭借着自己的智慧和毅力,克服了种种困难,顺利地到达了目的地。这次经历让他明白了,无论遇到什么困难,只要不放弃希望,就一定能够战胜它。
Xiaoming, ellerinde hiçbir şey olmadan, harita, telefon ve rota hakkında hiçbir ön bilgi olmadan yalnız başına yabancı bir şehre geldi. Yoğun sokaklarda amaçsızca dolaştı, çevresinde gökdelenler, omuz omuza insanlar ve hiç bitmeyen bir insan akışı vardı. Nerede olduğunu veya nereye gittiğini bilmiyordu. Kendini bir labirente düşmüş, tamamen karanlıkta, kalbinde endişe ve huzursuzluk duygusuyla hissediyordu. Yol sormaya çalıştı, ancak dil engelleri veya diğer nedenlerden dolayı, birkaç girişimi başarısız oldu. Daha önce hiç olmadığı kadar yalnız ve çaresiz hissediyordu ve umutsuzluğa kapılmıştı. Yolculuğuna başlamadan önce yeterince hazırlanmadığı için pişman oldu. Ancak umudunu kaybetmedi ve bir çözüm bulacağına sıkıca inanıyordu. Derin bir nefes aldı, sakinleşti ve kendisine yardımcı olabilecek ipuçları arayarak çevresini gözlemlemeye başladı. Sonunda, bilgeliği ve azmi sayesinde tüm zorlukların üstesinden geldi ve hedefine başarıyla ulaştı. Bu deneyim ona, karşılaştığı her zorluğun, umudunu kaybetmediği sürece üstesinden gelinebileceğini öğretti.
Usage
用于口语,形容对情况完全不了解。
Bir durum hakkında tamamen bilgisizliği tanımlamak için günlük konuşmada kullanılır.
Examples
-
他初来乍到,对这里的情况两眼一抹黑,什么也不懂。
tā chū lái zhà dào, duì zhè li de qíng kuàng liǎng yǎn yī mā hēi, shén me yě bù dǒng。
Yeni geldi, bu yüzden buradaki durum hakkında hiçbir şey bilmiyor.
-
面对突如其来的变故,他两眼一抹黑,不知所措。
miàn duì tū rú qí lái de biàn gù, tā liǎng yǎn yī mā hēi, bù zhī suǒ cuò。
Ani bir değişiklikle karşı karşıya kaldığında, şaşkına döndü ve ne yapacağını bilmiyordu