义愤填膺 haklı öfkeyle dolu
Explanation
指因正义感而胸中充满愤怒。
adalet duygusu nedeniyle öfkeyle dolu olmak anlamına gelir.
Origin Story
话说当年,秦始皇横征暴敛,百姓民不聊生。张三是一个正直不阿的读书人,他目睹了百姓的苦难,心中充满了义愤。他夜不能寐,常常对着星空,痛斥秦始皇的暴政,字字泣血,声声震天。他的义愤填膺,溢于言表,让周围的人都感受到他内心的悲痛与愤怒。他决心为民请命,哪怕粉身碎骨也在所不惜。他写了一篇慷慨激昂的奏折,直言不讳地指出了秦始皇的罪行,希望能够引起朝廷的重视,为百姓谋求福祉。然而,他的奏折却石沉大海,没有得到任何回应。张三的义愤并没有因此而消退,反而更加强烈。他继续为百姓奔走呼号,用自己的行动来表达他对正义的追求。最终,他的行为感动了无数的人,也为后世留下了深刻的教训。
Bir zamanlar, eski Çin'de, bir imparator büyük zulümle hüküm sürdü, ağır vergiler koydu ve halkı sömürdü. Adil bir bilgin olan Zhang San, etrafındaki acı ve adaletsizliği gördü. Kalbi haklı bir öfkeyle yandı. Uykusuz geceler imparatorun tiranlığına ağlayarak geçti, çığlıkları göklere yankılandı. Öfkesi hissedilirdi, acısı ve öfkesi onu tanıyan herkese açıktı. Konuşmaya karar verdi, halkının rahatlaması için imparatora dilekçe vermeye kararlıydı. İmparatorun suçlarını doğrudan ele alan güçlü ve tutkulu bir belge yazdı, değişiklik umuyordu. Ne yazık ki, dileği yanıtlanmadı, sözleri görmezden gelindi. Zhang San'ın haklı öfkesi sadece arttı. Halk için mücadelesini sürdürdü, adalet için savaşmak için sesini ve eylemlerini kullandı. Sonunda, eylemleri birçok kişiyi etkiledi ve adaletsizliğe karşı çıkmanın önemini hatırlatmaya devam ediyor.
Usage
形容因正义感而心中充满愤怒。
haklı öfkeyle dolu olma hissini tanımlar.
Examples
-
面对强权,他义愤填膺,挺身而出。
miàn duì qiáng quán,tā yì fèn tián yīng,tǐng shēn ér chū.
İktidar karşısında, haklı bir öfkeyle ayağa kalktı.
-
看到社会的不公正现象,他义愤填膺,写了一封公开信。
kàn dào shè huì de bù gōng zhèng xiàn xiàng,tā yì fèn tián yīng,xiě le yī fēng gōng kāi xìn
Toplumsal adaletsizliği görünce, haklı öfkeyle dolu bir açık mektup yazdı.