慷慨陈词 tutkuyla konuşmak
Explanation
形容说话理直气壮,充满激情。
Tutkulu ve ikna edici bir konuşmayı tanımlar.
Origin Story
话说唐朝时期,一位名叫李白的诗人,因不满朝堂的黑暗与腐败,毅然决然地离开了长安。他来到了一处风景秀丽的山谷,偶然间遇到了一群正在举行祭祀仪式的村民。仪式上,一位老者正在慷慨陈词,痛斥贪官污吏的罪行,以及他们对百姓造成的苦难。李白被老者的正义感和激情所打动,也上前慷慨陈词,他用优美的诗句,声情并茂地描述了百姓的疾苦,以及对美好生活的向往。他的话语,如同一道闪电,照亮了山谷,也照亮了村民们的心灵。村民们深受感动,纷纷表示要与李白一起,为建立一个公平正义的社会而努力奋斗。此后,李白便隐居在这座山谷里,创作了许多脍炙人口的诗篇,激励着后人继续为正义而斗争。
Tang Hanedanlığı sırasında, Li Bai adlı bir şairin saraydaki yolsuzluk ve adaletsizliğe öfkelenerek Çangan şehrini terk ettiği söylenir. Tesadüfen, güzel bir vadide festival kutlayan bir grup köylüyle karşılaştı. Festival sırasında, yaşlı bir adam yolsuz memurların işlediği suçları ve halka verdiği acıları kınayarak tutkulu bir konuşma yaptı. Li Bai, yaşlının dürüstlüğünden ve tutkusundan çok etkilendi ve kendisi de güçlü bir konuşma yaparak, dokunaklı şiirler kullanarak halkın zorluklarını ve daha iyi bir yaşam özlemini anlattı. Sözleri, bir şimşek gibi, vadinin ve köylülerin kalplerinin aydınlattı. Çok etkilenen köylüler, daha adil bir toplum yaratmak için Li Bai ile birlikte çalışmaya yemin ettiler. Li Bai daha sonra bu vadide inzivaya çekildi ve insanların adalet için mücadele etmesine ilham veren birçok ünlü şiir yazdı.
Usage
多用于书面语,形容充满激情地陈述自己的观点。
Çoğunlukla yazılı dilde kullanılır, birinin görüşlerini tutkuyla ifade etmesini tanımlar.
Examples
-
他慷慨陈词,表达了对社会现状的不满。
tā kāng kǎi chén cí, biǎo dá le duì shè huì xiànzhuàng de bù mǎn.
Mevcut sosyal durumdan duyduğu memnuniyetsizliği dile getirerek tutkuyla konuştu.
-
面对质疑,他慷慨陈词,为自己辩护。
miàn duì zhí yí, tā kāng kǎi chén cí, wèi zì jī biàn hù
Sorgulamalarla karşı karşıya kaldığında, kendini savunmak için tutkuyla konuştu.