杳无踪影 iz bırakmadan kaybolmak
Explanation
形容人或事物消失得无影无踪,一点踪迹也找不到。
İz bırakmadan kaybolan bir kişi veya şeyi tanımlar, hiçbir iz bırakmaz.
Origin Story
传说在古老的蜀国,有一位技艺高超的工匠,他制作的机关盒巧夺天工,机关盒中藏有珍贵的宝物。然而,这位工匠完成作品后,便带着机关盒悄然离去,从此杳无踪影。人们四处寻找,却始终未能找到工匠和机关盒的下落,只留下许多关于机关盒的传说,成为千古之谜。有人说工匠隐居深山,有人说他去了海外仙境,还有人说机关盒被机关巧妙地隐藏了起来,至今无人能解开其秘密。
Efsaneye göre, eski Shu ülkesinde, değerli hazineler içeren ince işlenmiş bir mekanik kutu yapan son derece yetenekli bir zanaatkâr vardı. Ancak, eserini tamamladıktan sonra zanaatkâr iz bırakmadan kayboldu. İnsanlar her yerde aradılar, ancak ne zanaatkârı ne de kutuyu bulamadılar, sadece kutu hakkında efsaneler bırakarak geride kaldı.
Usage
多用于描写人或事物失踪或消失的情况,强调完全找不到踪迹。
Bir kişinin veya şeyin kaybolmasını tanımlamak için sıklıkla kullanılır, iz bırakmadan kaybolduğunu vurgular.
Examples
-
自从他搬家后就杳无踪影了。
zìcóng tā bānjiā hòu jiù yǎo wú zōng yǐng le.
Taşındığından beri kayıp.
-
那只猫逃跑了,杳无踪影。
nà zhī māo táopǎo le, yǎo wú zōng yǐng
Kedi kaçtı ve iz bırakmadan kayboldu