萍水相逢 Tesadüfi Karşılaşma
Explanation
指不认识的人偶然相遇。
Birbirini tanımayan insanların tesadüfi karşılaşmasına atıfta bulunur.
Origin Story
盛唐时期,一位年轻的书生远游他乡,途经一座古色古香的小镇。夕阳西下,他走进一家茶馆,准备歇息片刻。茶馆里坐满了人,喧闹声此起彼伏。他随意找了个位置坐下,点了一杯清茶,细细品味。这时,一位穿着朴素的女子走了进来,她四处张望,似乎在寻找什么人。她最终发现了一个空位,就在书生对面坐了下来。两人四目相对,微微一笑,彼此眼中都充满了陌生和好奇。他们没有言语,只是默默地品着茶,感受着这片刻的宁静。过了一会儿,女子起身告辞,书生也起身相送。在门口,女子回头看了书生一眼,轻声道:"萍水相逢,他日若有缘,再续前缘。"书生点了点头,心里充满了淡淡的感伤和期待。他不知道,他和这位萍水相逢的女子,是否还会再次相遇,但这段短暂的相遇,却成为了他旅途中最美好的回忆。
Müreffeh Tang Hanedanlığı sırasında, genç bir bilgin uzak bir ülkeye yolculuk etti ve eski bir kasabadan geçti. Güneş batarken, biraz dinlenmek için bir çay evine girdi. Çay evi insanlarla doluydu ve gürültü çok fazlaydı. Rastgele bir yer buldu, bir fincan çay sipariş etti ve yavaşça yudumladı. O sırada sade kıyafetli bir kadın içeri girdi, etrafına bakınıyordu sanki birini arıyormuş gibi. Sonunda boş bir yer buldu ve bilginin karşısına oturdu. Gözleri buluştu ve hafifçe gülümsediler, her ikisi de yabancılık ve merakla doluydu. Konuşmadılar, ama sessizce çaylarını yudumladılar, huzurlu anın tadını çıkardılar. Bir süre sonra kadın kalkıp gitti ve bilgin onu uğurlamak için kalktı. Kapıda kadın bilgine döndü ve hafifçe "Tesadüfi bir karşılaşma, kader izin verirse tekrar görüşürüz." dedi. Bilgin başını salladı, kalbi hafif bir hüzün ve beklentiyle doluydu. Bu kadını tekrar görüp görmeyeceğini bilmiyordu, ama bu kısa karşılaşma yolculuğunun en güzel anısı oldu.
Usage
形容不认识的人偶然相遇。常用于描写人与人之间初次相遇的场景,或表达一种短暂而美好的邂逅。
Birbirini tanımayan insanların tesadüfi karşılaşmasını tanımlar. Genellikle insanların ilk karşılaşmasını tanımlamak veya kısa ve güzel bir karşılaşmayı ifade etmek için kullanılır.
Examples
-
我和他在异国他乡萍水相逢,却成为了最好的朋友。
wǒ hé tā zài yìguó tāxiāng píngshuǐ xiāngféng, què chéngle zuì hǎo de péngyou.
Onunla yabancı bir ülkede tesadüfen karşılaştım ve en iyi arkadaş olduk.
-
人生何处不相逢,也许下次萍水相逢,你我便能相识
rénshēng hé chù bù xiāngféng, yěxǔ xià cì píngshuǐ xiāngféng, nǐ wǒ biàn néng xiāngshí
Hayat karşılaşmalarla doludur, belki bir dahaki tesadüfi karşılaşmamızda tanışabiliriz