别具一格 Eşsiz
Explanation
指不同于一般;具有独特的风格。
Normalden farklı; benzersiz bir stile sahip olmayı ifade eder.
Origin Story
江南小镇上,有一位名叫阿莲的女子,她擅长刺绣。镇上其他的绣娘,绣品多是常见的鸳鸯戏水、花鸟鱼虫,风格相近。而阿莲的绣品却别具一格。她喜欢在传统图案中融入现代元素,比如,她会在牡丹花中绣上几只小巧的机器人,会在孔雀翎羽上点缀一些几何图案。她的绣品既保留了传统刺绣的精髓,又充满了现代感,让人眼前一亮。因此,她的绣品远近闻名,订单不断,许多达官贵人慕名而来,求购她的绣品。阿莲的绣品不仅在当地声名鹊起,也吸引了不少外国客商前来订购,她的作品被誉为是中西合璧的典范之作,她将传统与现代完美地融合在了一起,让她的作品独具魅力。
Ormanın küçük bir kasabasında, nakış işlemede yetenekli A Lian adında bir kadın yaşıyordu. Kasabadaki diğer nakışçılar genellikle geleneksel desenler yapıyorlardı, örneğin suda oynayan ördekler, kuşlar, çiçekler, balıklar ve böcekler; stillerinin benzerliği dikkat çekiciydi. Ancak A Lian'ın nakışı eşsizdi. Geleneksel desenlere modern unsurlar eklemeyi seviyordu. Örneğin, tavus kuşunun tüylerine birkaç geometrik desen ekleyebilirdi. Eserleri geleneksel nakışın özünü korurken modern bir hava yayıyordu. Sonuç olarak, nakışı her yerde ünlendi ve sürekli olarak sipariş aldı, birçok yetkili ve zengin insan onun eserlerini aramaya başladı. A Lian'ın nakışı sadece yerel düzeyde değil, aynı zamanda sipariş veren yabancı tüccarları da cezbetti. Eserleri Doğu ve Batı'nın mükemmel bir karışımı olarak övgü aldı. Gelenek ve modernliği sorunsuz bir şekilde birleştirerek eserlerine benzersiz bir çekicilik kazandırdı.
Usage
形容事物风格独特,不同凡响。常用于评价艺术作品、设计、建筑等。
Eşsiz ve olağanüstü bir stile sahip bir şeyi tanımlar. Genellikle sanat eserlerini, tasarımları ve mimariyi değerlendirmek için kullanılır.
Examples
-
他的设计风格别具一格,令人耳目一新。
tā de shèjì fēnggé bié jù yī gé, lìng rén ěr mù yī xīn
Onun tasarım stili eşsiz ve ferahlatıcı.
-
这家餐厅的菜品别具一格,味道鲜美独特。
zhè jiā cāntīng de cài pǐn bié jù yī gé, wèidao xiān měi dútè
Bu restorandaki yemekler eşsiz ve lezzetli.