唠唠叨叨 sıkıcı konuşma
Explanation
形容说话啰嗦,没完没了。
Çok ve sıkıcı bir şekilde konuşan birini tanımlar.
Origin Story
从前,村里有个老妇人,她喜欢和邻居们聊天。每天下午,她都会坐在家门口,对着路过的每一个人唠唠叨叨地讲述她一天的生活琐事。她会详细描述她早上吃了什么,做了什么家务,以及邻居家鸡下了几个蛋。她的声音细小而绵长,像夏日午后蝉鸣般,让人听得耳朵都有些发麻。村里的人们都习惯了她这种唠唠叨叨的习惯,虽然有时候觉得有些烦人,但也不忍心打断她。有一天,一个年轻人路过她家门口,他耐心地听着老妇人唠唠叨叨地讲述着,他发现,老妇人虽然话多,但话语中充满了对生活的热爱和对邻里的关怀。他意识到,这唠唠叨叨的背后,是老妇人对生活的真挚情感的表达。从那天起,年轻人开始理解了老妇人的唠唠叨叨,并开始欣赏这种看似啰嗦却充满人情味的方式。
Bir zamanlar, komşularıyla sohbet etmeyi çok seven yaşlı bir kadın bir köyde yaşıyordu. Her öğleden sonra, evinin kapısının önünde oturur ve geçen herkese gününün küçük ayrıntılarını sonsuza dek anlatırdı. Sabah ne yediğini, hangi ev işlerini yaptığını ve komşularının tavuklarının kaç yumurta yaptığını ayrıntılı bir şekilde anlatırdı. İnce ve uzun sesi, sıcak bir öğleden sonra çekirgelerin ötüşü gibi, insanların kulaklarını uyuşturuyordu. Köylüler onun sonsuza dek süren dedikodusuna alışmışlardı ve bazen onu rahatsız edici bulsalar da onu bölmeye cesaret edemiyorlardı. Bir gün, genç bir adam evinin önünden geçti. Yaşlı kadının sonsuza dek süren dedikodusunu sabırla dinledi ve yaşlı kadının, çok konuşmasına rağmen, sözlerini hayat sevgisi ve komşularına duyduğu şefkatle doldurduğunu fark etti. Bu sonsuza dek süren dedikodunun ardında yaşlı kadının hayata olan samimi duygularının yattığını anladı. O günden itibaren, genç adam yaşlı kadının sonsuza dek süren dedikodusunu anlamaya başladı ve bu görünüşte sıkıcı ama insani yöntemi takdir etmeye başladı.
Usage
作谓语、宾语;形容说话啰嗦。
Yüklem, nesne olarak; uzun ve ayrıntılı konuşmayı tanımlar.
Examples
-
她总是唠唠叨叨地说个没完没了。
tā zǒngshì láoláo dāodāo de shuō ge méi wán méi liǎo
Sürekli sonu gelmez şekilde konuşuyor.
-
奶奶唠唠叨叨地讲着过去的故事。
nǎinai láoláo dāodāo de jiǎngzhe guòqù de gùshì
Büyük anne geçmiş hikayelerini sürekli anlatıyor.
-
他唠唠叨叨地抱怨着工作中的不顺心。
tā láoláo dāodāo de bàoyuànzhe gōngzuò zhōng de bù shùnxīn
İş yerindeki sıkıntılardan sürekli şikayet ediyor.