扣人心弦 heyecan verici
Explanation
形容事物激动人心,引人入胜。
Heyecan verici ve büyüleyici bir şeyi tanımlar.
Origin Story
在一个古老的村庄里,一位年迈的讲述者开始讲述一个扣人心弦的故事。他讲述了勇敢的骑士,他们面临着可怕的巨龙和险恶的魔法师。他的声音低沉而富有表现力,每一个词语都像魔法一样,将听众带入一个充满奇幻和冒险的世界。故事中充满了令人难以置信的冒险和挑战,每一个情节都牵动着听众的心弦,他们仿佛亲身经历了骑士们的战斗和胜利。讲述者绘声绘色地描述了骑士们英勇作战的场景,以及他们面对逆境时展现出的坚韧和勇气。随着故事的发展,听众们的心跳也随之加快,他们被故事中的英雄主义和情感所深深打动。最后,骑士们战胜了邪恶,光荣地回到了村庄,故事在一片欢呼和掌声中落下帷幕。这个扣人心弦的故事,给听众留下了深刻的印象,也让他们对生活充满了希望和勇气。
Eski bir köyde yaşlı bir hikaye anlatıcısı büyüleyici bir hikaye anlatmaya başladı. Korkunç ejderhalarla ve kötü büyücülerle karşılaşan cesur şövalyelerden bahsetti. Düşük ve etkileyici sesi, her kelime bir büyü gibiydi ve dinleyicileri fantezi ve macera dünyasına taşıdı. Hikaye inanılmaz başarılar ve zorluklarla doluydu, her bölüm dinleyicilerin kalplerine dokunuyordu, sanki şövalyelerin savaşlarını ve zaferlerini bizzat yaşıyorlarmış gibi. Hikaye anlatıcısı, şövalyelerin cesur savaşlarını, dirençlerini ve zorluklar karşısındaki cesaretlerini canlı bir şekilde anlattı. Anlatım ilerledikçe, dinleyicilerin kalpleri daha hızlı çarpmaya başladı, hikayedeki kahramanlık ve duygulardan çok etkilendiler. Sonunda, şövalyeler kötülüğü yendi ve köylerine zaferle döndüler, hikaye alkış ve tezahüratlarla sona erdi. Bu büyüleyici hikaye dinleyiciler üzerinde kalıcı bir iz bıraktı ve onları umut ve cesaretle doldurdu.
Usage
通常用作谓语、宾语、定语,用来形容情节引人入胜,让人激动。
Genellikle yüklem, nesne veya sıfat olarak kullanılır, heyecan verici ve ilgi çekici bir olay örgüsünü tanımlamak için kullanılır.
Examples
-
这部电影的情节扣人心弦,让人看得热血沸腾。
zhè bù diànyǐng de qíngjié kòu rén xīn xián, ràng rén kàn de rèxuè fèi téng
Bu filmin konusu çok heyecan verici, insanı coşturuyor.
-
他讲述的故事扣人心弦,深深地吸引了我。
tā jiǎngshù de gùshì kòu rén xīn xián, shēn shēn de xīyǐn le wǒ
Anlattığı hikaye heyecan vericiydi ve beni çok etkiledi.