稀稀拉拉 seyrek
Explanation
形容事物稀少、零散,缺乏规律性或整体感。也可用来形容人少,不集中。
Bir şeyin azlığı, düzensiz dağılımı veya seyrek nüfusu vb. durumları tanımlamak için kullanılır.
Origin Story
从前,在一个偏僻的小山村里,住着一位老农。他有一块田地,种满了各种蔬菜。可是,今年的收成却非常不好。豆角稀稀拉拉地长着,只有几根细细的豆荚,辣椒也寥寥无几,连最普通的西红柿都长得稀稀疏疏的。老农看着自己辛苦耕耘了一年的田地,心里充满了焦虑。他不知道是什么原因导致了这种情况,于是他四处打听,寻找解决办法。村里的老人们告诉他,可能是因为今年雨水少,土壤干旱的缘故。老农听后,决定采取一些措施来改善这种情况。他开始每天定时浇水,并且在田地里施肥。经过一段时间的努力,田地里的蔬菜渐渐地恢复了生机,豆角结满了豆荚,辣椒也红彤彤地挂满了枝头。老农看着焕然一新的田地,脸上露出了欣慰的笑容。他明白,只要用心去做,就没有克服不了的困难。
Çok eski zamanlarda, ıssız bir dağ köyünde yaşlı bir çiftçi vardı. Çeşitli sebzeler ekili bir tarlası vardı. Ancak bu yılki hasat çok kötüydü. Fasulyeler seyrek yetişmişti, sadece birkaç ince bakla vardı, biber de çok azdı ve sıradan domatesler bile seyrek yetişmişti. Yaşlı çiftçi, bir yıl boyunca büyük bir emek vererek yetiştirdiği tarlasına baktı ve kalbi endişeyle doldu. Bunun nedenini bilmediği için her yere giderek bilgi sorup çözüm aradı. Köydeki yaşlılar ona bunun muhtemelen bu yıl yağmur azlığından ve toprağın kurumasından kaynaklandığını söylediler. Bunu duyan yaşlı çiftçi, durumu iyileştirmek için bazı önlemler almaya karar verdi. Her gün düzenli olarak sulamaya ve tarlaya gübre atmaya başladı. Bir süre sonra tarladaki sebzeler yavaş yavaş canlandı. Fasulyeler bakla doldu ve biberler dallarda kızardı. Yaşlı çiftçi yenilenmiş tarlasına baktı ve rahatladı. Anladı ki, yeterince çaba gösterdiği sürece aşılamayacak hiçbir zorluk yok.
Usage
用于描写事物数量少,分布不均,或人群稀疏等情况。
Bir şeyin azlığı, düzensiz dağılımı veya seyrek nüfusu vb. durumları tanımlamak için kullanılır.
Examples
-
教室里稀稀拉拉地坐着几个学生。
jiaoshili xixi lala di zuozhe jige xuesheng。
Sınıfta seyrek birkaç öğrenci oturuyordu.
-
会议现场稀稀拉拉的,来了没几个人。
huiyi xianchang xixi lala de, laile mei jige ren。
Toplantıya az kişi katıldı; sadece birkaç kişi geldi