零零星星 dağınık
Explanation
零零星星,形容数量少,分散不集中。
零零星星, az ve dağınık bir sayıyı tanımlar.
Origin Story
老张是一位收藏家,他收藏的古董很多,但由于年代久远,一些古董已经损坏或丢失,剩下的零零星星地摆放在仓库里。其中,最珍贵的是一件明代瓷器,它静静地躺在角落里,散发着岁月的沉淀。老张时常翻看这些古董,回忆起它们背后的故事,那些尘封的记忆,像零零星星的星辰,点缀着他的晚年生活。一次,一位文物专家拜访老张,在仓库中发现那件明代瓷器,惊喜万分,他向老张讲述了这件瓷器的来历和价值,老张听后感慨万千,他决定将这件瓷器捐赠给博物馆,让更多的人欣赏到这件珍贵的文物。从那以后,老张更加珍惜剩下的那些零零星星的古董,他把它们整理归类,并记录下每一个古董的故事,希望能将这份文化传承下去。
Yaşlı Zhang bir koleksiyonerdi. Çok sayıda antika eşyaya sahipti, ancak zamanla bazıları hasar görmüş veya kaybolmuştu; geri kalanları depoda dağınık bir şekilde duruyordu. Bunların arasında en değerlisi, bir köşede sessizce duran ve zamanın tortusunu yansıtan bir Ming Hanedanlığı porselen vazoydu. Yaşlı Zhang sık sık bu eşyalara bakarak, ardındaki hikayeleri hatırlar, saklı anılar gökyüzündeki dağınık yıldızlar gibi emekliliğini süslüyordu. Bir gün, bir kültür varlıkları uzmanı Yaşlı Zhang'ı ziyaret etti ve depoda Ming Hanedanlığı porselen vazoyu görünce çok sevindi. Vazonun kökeni ve değeri hakkında Yaşlı Zhang'a bilgi verdi, bu da onu derinden etkiledi. Zhang, daha fazla insanın bu değerli kültürel eseri görebilmesi için onu müzeye bağışlamaya karar verdi. O zamandan beri, Yaşlı Zhang geriye kalan dağınık antikalara daha çok değer vermeye başladı, onları düzenledi ve her birinin hikayesini kaydetti, bu kültürel mirası sürdürmeyi umarak.
Usage
形容事物少量分散,不完整。
Az sayıda dağınık şeyleri, eksik olanları tanımlar.
Examples
-
会议上,他零零星星地提了一些意见。
huiyi shang, ta linglingxingxing de ti le yixie yijian.
Toplantıda, birkaç dağınık yorum yaptı.
-
桌子上零零星星地摆着几样小吃。
zhuozi shang linglingxingxing de bai zhe ji yang xiaochi
Masada birkaç atıştırmalık dağınık haldeydi