半推半就 İsteksizce
Explanation
“半推半就”这个成语的意思是:形容表面上推辞,实际上心里愿意,或者说,表现得很不情愿,实际上却很想得到。
“İsteksizce” deyimi, bir şey yapmakta isteksiz görünen ancak aslında bunu yapmak isteyen birini tanımlar. Genellikle bir şey yapmak isteyen ancak tereddüt ettiğini gösteren birini tanımlamak için kullanılır.
Origin Story
在一个阳光明媚的早晨,一位名叫小明的男孩正走在上学的路上,突然,他看见一位老爷爷站在路边,手中拿着一张纸条,上面写着“求助”。小明好奇地走过去,老爷爷看到小明,便急忙说:“孩子,我的钱包丢了,你能帮我找找吗?”小明看着老爷爷着急的样子,虽然心里有点犹豫,但还是半推半就地答应了。小明和老爷爷一起在附近寻找,他们找了很久,终于在一个灌木丛里发现了老爷爷的钱包。老爷爷高兴地说:“谢谢你,孩子!你真是个好心人!”小明不好意思地说:“不用谢,举手之劳而已。”老爷爷感激地握着小明的手,说:“你真是个好孩子!
Güneşli bir sabah, Shyam adında bir çocuk okula giderken aniden yol kenarında duran ve elinde “Yardım” yazan bir kağıt parçası tutan yaşlı bir adam gördü. Shyam merak etti ve yaklaştı, yaşlı adam da Shyam'ı görünce aceleyle dedi: “Oğlum, cüzdanımı kaybettim, bana bulmada yardım edebilir misin?” Shyam yaşlı adamın endişeli bakışlarını gördü ve biraz tereddüt etmesine rağmen sonunda isteksizce kabul etti. Shyam ve yaşlı adam çevrede aramaya başladılar. Uzun süre aradılar ve sonunda yaşlı adamın cüzdanını bir çalılıkta buldular. Yaşlı adam sevinçle dedi: “Teşekkür ederim, oğlum! Gerçekten iyisin!” Shyam utandı ve dedi: “Önemli değil, sadece küçük bir yardım oldu.” Yaşlı adam minnettarlıkla Shyam'ın elini tuttu ve dedi: “Gerçekten iyi bir çocuksun!
Usage
“半推半就”常用于形容一个人表面上推辞,实际上心里愿意。
“İsteksizce” deyimi genellikle bir şey yapmak isteyen ancak tereddüt ettiğini gösteren birini tanımlamak için kullanılır.
Examples
-
他明明想帮忙,却偏偏装出一副半推半就的样子,让人摸不着头脑。
tā míng míng xiǎng bāng zhù, què piān piān zhuāng chū yī fù bàn tuī bàn jiù de yàng zi, ràng rén mō bu zháo tóu não.
Açıkça yardım etmek istedi ama tereddüt ettiğini gösterdi, bu da insanları şaşırttı.
-
面对他的邀请,她半推半就,最终还是答应了。
miàn duì tā de yāo qǐng, tā bàn tuī bàn jiù, zuì zhōng hái shì dā yìng le.
Davetini karşısında, tereddüt etti ama sonunda kabul etti.
-
领导提出加班,大家虽然有点抵触,但还是半推半就地答应了。
lǐng dǎo tí chū jiā bān, dà jiā suī rán yǒu diǎn dǐ chù, dàn shì hái shì bàn tuī bàn jiù de dā yìng le.
Lider fazla mesai önerdi ve herkes biraz isteksiz olsa da, sonunda kabul ettiler.
-
他半推半就地同意了我的计划。
tā bàn tuī bàn jiù de tóng yì le wǒ de jì huà.
Planıma isteksizce onay verdi.
-
我本来不想去,但他一直劝我,我最后半推半就地答应了。
wǒ běn lái bù xiǎng qù, dàn shì tā yī zhí quàn wǒ, wǒ zuì hòu bàn tuī bàn jiù de dā yìng le.
Başlangıçta gitmek istemiyordum ama o ısrar etti ve sonunda isteksizce kabul ettim.