日薄西山 güneş batımı
Explanation
太阳快要落山了。比喻人衰老将死或事物衰败腐朽,即将灭亡。
Güneş batmak üzere. Yaşlanan ve ölen bir insan veya çürüyen ve çürüyen bir şey için, yok olmanın eşiğinde bir metafor.
Origin Story
从前,在一个偏僻的小山村里,住着一位年迈的木匠老李。他一生都以精湛的木匠技艺闻名于方圆百里,他制作的每一个木器都像一件艺术品,饱含了他的心血和汗水。然而,时光飞逝,老李已经年过八十,他的身体也逐渐衰弱。他的双手颤抖着,眼睛也看不清了,以前轻松完成的工作现在都变得无比艰难。村里的年轻人,都学着老李的手艺,他的技艺被传承下去,村里已经没有多少人需要他制作东西了。老李知道,他日薄西山,大限将至,但他并不悲观。他知道自己的技艺已经传了下去,村里人也能自给自足,他的心,终于放下了。他坐在院子里的藤椅上,静静地回忆着自己的一生,温暖的阳光洒在他的脸上,晚风轻轻地吹拂着他的头发。夕阳西下,染红了半边天,也印证着他生命最后的时刻。他知道,这是他人生旅程的终点站,但他毫无遗憾。
Bir zamanlar, ıssız bir dağ köyünde, Yaşlı Li adında yaşlı bir marangoz yaşıyordu. Mükemmel marangozluk becerileriyle tüm bölgede tanınıyordu. Yaptığı her ahşap işleme sanat eseri gibiydi, çabası ve teri içine işlemişti. Ancak zaman geçti ve Yaşlı Li seksen yaşını çoktan aşmıştı, bedeni yavaş yavaş zayıflıyordu. Elleri titriyordu ve görüşü azalıyordu; eskiden kolayca yapılan işler şimdi çok zor hale gelmişti. Köydeki gençler Yaşlı Li'nin sanatını öğrendi, becerisi aktarıldı ve köyde artık marangozluk hizmetlerine ihtiyaç duyan çok az insan vardı. Yaşlı Li günlerinin sayılı olduğunu biliyordu, ama karamsar değildi. Becerisinin aktarıldığını ve köylülerin artık kendilerini geçindirebileceğini bilmek endişelerini azalttı. Avlusunda oturmuş, hayatını sakin bir şekilde düşünüyordu, yüzüne sıcak güneş ışığı ve saçlarında hafif akşam meltemi vuran. Batmakta olan güneş gökyüzünü kızıl renge boyuyordu, hayatının son anlarını yansıtıyordu. Yolculuğunun sonunun geldiğini biliyordu ama pişman değildi.
Usage
用于形容人或事物衰败、衰老、即将灭亡。
Bir kişinin veya şeyin çürümesi, yaşlanması veya yakın ölümünü tanımlamak için kullanılır.
Examples
-
大厦将倾,已是日薄西山,无力回天了。
dà shà jiāng qīng,yǐ shì rì bó xī shān,wú lì huí tiān le
Bina yıkılmak üzere, zaten çöküşte, kurtarmak imkansız.
-
公司业绩下滑,日薄西山,面临倒闭的风险。
gōngsī yèjì xià huá,rì bó xī shān,miàn lín dǎobì de fēngxiǎn
Şirketin performansı düşüyor; şirket iflasın eşiğinde ve iflas riskiyle karşı karşıya.