望而却步 Korkudan geri çekilmek
Explanation
望而却步,指的是看到困难或危险就退缩,不敢前进。它形容遇到挑战时缺乏勇气和信心,选择退缩回避。
Bu deyim, zorluklarla veya tehlikelerle karşılaştığında geri adım atan, ilerlemeye cesaret edemeyen birini tanımlar. Zorluklarla karşılaşıldığında cesaret ve özgüven eksikliğini ve geri çekilip kaçmayı tercih etmeyi anlatır.
Origin Story
很久以前,在一个小山村里,住着一位名叫阿强的年轻猎户。一天,阿强听说深山老林里出现了一只巨型野猪,这只野猪体型庞大,凶猛无比,已经伤了不少村民。村里人闻之色变,都劝阿强不要去冒险。阿强虽然胆子大,但当他来到深山老林,看到那巨型野猪留下的巨大脚印和被它破坏的树木时,也不禁望而却步。他犹豫再三,最后还是选择了放弃,因为他意识到,虽然他很勇敢,但挑战如此强大,贸然行动很可能导致不必要的牺牲。他决定采取更安全的方法来解决这个问题,最终,阿强成功地利用村民的智慧,以巧妙的计策制服了野猪,保护了村民的安全。
Çok uzun zaman önce, küçük bir dağ köyünde Aqiang adında genç bir avcı yaşarmış. Bir gün Aqiang, derin ormanda çok büyük ve vahşi olduğu için birçok köylüyü yaralamış devasa bir yaban domuzu belirdiğini duymuş. Köylüler korkmuş ve Aqiang'a risk almamasını tavsiye etmişler. Aqiang cesur olmasına rağmen, derin ormana girdiğinde ve devasa yaban domuzu izlerini ve yok ettiği ağaçları gördüğünde, tereddüt etmemiş değildi. Uzun bir düşünmeden sonra, sonunda pes etmiş çünkü cesur olsa da, meydan okuma çok büyüktü ve aceleci bir davranış gereksiz kurbanlara yol açabilirdi. Sorunu çözmek için daha güvenli bir yol bulmaya karar vermiş ve sonunda Aqiang, köylülerin bilgeliğini kullanarak yaban domuzunu alt ederek ve köylülerin güvenliğini sağlayarak başarılı olmuştur.
Usage
常用于形容遇到困难或挑战时退缩畏惧的心理状态,也可用作比喻,形容事物令人望而生畏。
Sıklıkla zorluklarla veya meydan okumalara karşı geri çekilme ve korku psikolojik durumunu tanımlamak için kullanılır. Ayrıca korkutucu şeyleri tanımlamak için mecazi olarak kullanılabilir.
Examples
-
面对困难,他却望而却步,失去了成功的机会。
miàn duì kùnnán, tā què wàng ér què bù, shīqùle chénggōng de jīhuì
Zorluklarla karşılaştığında geri çekildi ve başarılı olma fırsatını kaçırdı.
-
面对高耸的山峰,一些人望而却步,而另一些人则勇往直前。
miàn duì gāosǒng de shānfēng, yīxiē rén wàng ér què bù, ér lìng yīxiē rén zé yǒng wǎng zhí qián
Yüksek dağlarla karşılaştığında, bazı insanlar geri çekilirken, diğerleri ileriye doğru yol alır.
-
他看到那条湍急的河流,望而却步不敢涉足。
tā kàn dào nà tiáo tuānjí de héliú, wàng ér què bù bù gǎn shèzú
O hızlı akan nehri gördü ve tereddüt ederek, geçmeye cesaret edemedi.