热气腾腾 Buharlaşan
Explanation
形容热气蒸腾的样子,也形容气氛热烈或情绪高涨。
Yükselen buharın görünümünü tanımlar; aynı zamanda canlı bir atmosferi veya yüksek morali de tanımlar.
Origin Story
隆冬时节,小镇的集市上人声鼎沸,热气腾腾。摊位上摆满了各种各样的食物,热腾腾的包子,香喷喷的烤红薯,还有冒着热气的汤面。热气在寒冷的空气中弥漫,让人感到温暖和舒适。孩子们围着糖葫芦摊,欢声笑语,大人们则在讨价还价,买卖货物。不远处,戏台上锣鼓喧天,演员们唱着戏,台下观众看得津津有味。整座集市都充满了过年的喜庆气氛,热气腾腾,洋溢着幸福的味道。人们脸上洋溢着笑容,彼此祝福,整个集市都充满着快乐和希望。就连路边的腊肉,都因为这热气腾腾的氛围而显得更加诱人。这热气腾腾不仅是温度的体现,更是人情味和节日气氛的完美融合,是一幅浓墨重彩的冬日图景。
Kışın ortasında, kasaba pazarı hareketliydi ve buharla doluydu. Stantlar her türlü yiyeceklerle doluydu: buharlaşan ekmekler, kokulu kızarmış tatlı patatesler ve buharlaşan erişte çorbası. Buhar soğuk havayı dolduruyor, sıcaklık ve rahatlık getiriyordu. Çocuklar şeker kaplı kızılcık çubuğu tezgahının etrafında toplanmış, neşeyle gülüp sohbet ederken, yetişkinler pazarlık yapıyor ve mal alışverişi yapıyordu. Çok uzakta değil, bir tiyatro sahnesinden davullar ve gong sesleri yankılanıyordu, oyuncular opera söylüyor ve alttaki izleyiciler büyük ilgiyle izliyordu. Bütün pazar, Yeni Yıl'ın şenlikli atmosferiyle doluydu, mutlulukla dolu ve neşe tadıyla taşan bir yerdi. İnsanların yüzleri parlıyordu, birbirlerine iyi dileklerde bulunuyorlardı ve bütün pazar mutluluk ve umutla doluydu. Yol kenarındaki kurutulmuş etler bile bu hareketli atmosfer sayesinde daha cezbedici görünüyordu. Bu buharlaşan sıcaklık sadece sıcaklığın bir tezahürü değildi, aynı zamanda insan sıcaklığı ve şenlikli atmosferin mükemmel bir karışımıydı—zengince boyanmış bir kış sahnesi.
Usage
常用来形容食物热气蒸腾的样子,以及气氛热烈或情绪高涨的状态。
Genellikle buharlaşan yemeğin görünümünü ve canlı bir atmosferi veya yüksek morali tanımlamak için kullanılır.
Examples
-
一碗热气腾腾的面条,驱散了冬日的寒冷。
yì wǎn rè qì téng téng de miàntiáo, qūsàn le dōng rì de hánlěng.
Bir kase buharlaşan erişte kışın soğuğunu dağıttı.
-
会议现场气氛热烈,热气腾腾。
huìyì xiànchǎng qìfēn rèliè, rè qì téng téng
Toplantıdaki atmosfer sıcak ve canlıydı