语焉不详 belirsiz ve yetersiz
Explanation
指虽然提到了,但是说得不详细,含糊其辞。
Belirsiz veya yetersiz bir şekilde bahsedilen bir şeye işaret eder.
Origin Story
话说唐朝时期,有两个书生,一个叫李白,一个叫杜甫。一日,他们相约去郊外游玩。游玩归来,李白兴致勃勃地向杜甫讲述了他看到的奇花异草,可是说到具体的样子、颜色、香味时,却总是语焉不详,只说“很美”、“很香”、“很奇特”之类的词语,让杜甫听得一头雾水。杜甫是个认真的人,他不甘心只听个大概,于是再三追问,可李白还是支支吾吾,不肯详细说明。杜甫无奈,只好作罢。后来,李白写了一首诗,诗中也对那些奇花异草的描述语焉不详,只有诗意而缺乏具体的细节。杜甫读后,不禁摇头叹息,感叹李白的描述太过于含糊,让人难以理解。
Tang Hanedanlığı döneminde iki bilginin, biri Li Bai diğeri Du Fu'nun yaşadığı söylenir. Bir gün birlikte şehir dışına bir geziye çıktılar. Geziden sonra Li Bai, gördüğü garip çiçekler ve bitkiler hakkında Du Fu'ya heyecanla anlattı, ancak şekil, renk ve koku söz konusu olduğunda sadece kısa bir açıklama yaptı, sadece "çok güzel", "çok hoş kokulu", "çok eşsiz" gibi ifadeler kullandı. Du Fu hiçbir şey anlamadı. Du Fu ciddi bir insandı, sadece genel bilgilerden memnun kalmadı, bu yüzden tekrar tekrar sorular sordu, ancak Li Bai tereddüt etti ve ayrıntılı bir açıklama yapmadı. Du Fu pes etmek zorunda kaldı. Daha sonra Li Bai, bu garip çiçek ve bitkilerin tanımının da kısa olduğu bir şiir yazdı, şiirsel bir anlatım vardı ama somut ayrıntılar eksikti. Bunu okuduktan sonra Du Fu başını salladı ve hayal kırıklığını dile getirerek, Li Bai'nin açıklamasının çok belirsiz ve anlaşılması zor olduğunu söyledi.
Usage
常用作谓语,形容说话含糊不清,不够详细。
Belirsiz veya anlaşılmaz bir şekilde konuşmayı tanımlamak için genellikle yüklem olarak kullanılır.
Examples
-
会议上,他只是语焉不详地提了一下这个计划,没有详细说明。
huiyi shang, ta zhishi yu yan bu xiang de ti le yi xia zhege jihua, meiyou xiangxi shuoming.
Toplantıda, bu planı ayrıntıya girmeden kısaca bahsetti.
-
他对这件事的解释语焉不详,让人摸不着头脑。
dui ta zhe jianshi de jieshi yu yan bu xiang, rang ren mo bu zhao tou nao
Olayın açıklaması belirsiz ve kafa karıştırıcıydı.