不知所以 sebepsiz
Explanation
不明白原因,不知道为什么。
Sebebi anlamadım, neden bilmiyorum.
Origin Story
很久以前,在一个偏僻的小山村里,住着一位名叫阿牛的年轻人。阿牛为人善良淳朴,但天生有些愚钝,常常对一些事情感到莫名其妙。一天,阿牛在田间劳作时,发现地里出现了一个奇怪的现象:一大片庄稼竟然一夜之间枯萎了。阿牛从未见过这样的事情,他仔细察看,却找不到任何原因,百思不得其解。他跑去问村里的老人们,老人们也从未见过这种情况,纷纷摇头表示不知所以。阿牛急得团团转,他担心这片庄稼无法收成,家里将会面临困境。这时,一位路过的老学者看到阿牛焦急的样子,便上前询问。阿牛将事情的来龙去脉详细地告诉了老学者。老学者听后,仔细观察了枯萎的庄稼,又询问了周围的环境情况,最后才恍然大悟。原来,这是一场罕见的自然灾害导致的,与人为因素无关。老学者向阿牛解释了其中的道理,并给他提供了一些应对的建议。阿牛听后茅塞顿开,心里总算踏实了许多。从此以后,阿牛更加认真地学习,努力提高自己的知识水平,不再轻易被一些事情弄得不知所以。
Çok eski zamanlarda, ıssız bir dağ köyünde Aniu adında genç bir adam yaşıyordu. Aniu iyi kalpli ve sade biriydi, ama doğal olarak biraz yavaş zekâlıydı ve sık sık bazı şeyleri açıklayamadan buluyordu. Bir gün tarlada çalışırken Aniu garip bir olay keşfetti: geniş bir tarla bir gecede kurumuştu. Aniu daha önce hiç böyle bir şey görmemişti. Dikkatlice inceledi, ama hiçbir neden bulamadı ve şaşkına döndü. Köyün büyüklerine sormak için koştu, ama büyükler de daha önce böyle bir durum görmemişlerdi ve başlarını sallayarak nedenini bilmediklerini söylediler. Aniu endişeleniyordu, hasadın toplanmayacağından ve ailesinin zorluklarla karşı karşıya kalacağından korkuyordu. Tam o sırada, oradan geçen yaşlı bir bilgin Aniu'nun endişeli yüzünü gördü ve sordu. Aniu, olayların ayrıntılarını yaşlı bilgine anlattı. Dinledikten sonra, yaşlı bilgin kurumuş tarlayı dikkatlice inceledi ve çevredeki ortamı sordu ve sonunda anladı. Bunun nadir görülen bir doğal afet yüzünden olduğu ve insan faktörleriyle ilgisi olmadığı ortaya çıktı. Yaşlı bilgin Aniu'ya sebebi açıkladı ve ona nasıl başa çıkacağına dair bazı önerilerde bulundu. Aniu dinledikten sonra aydınlandı ve sonunda çok daha rahatladı. O zamandan beri Aniu daha çok çalıştı, bilgi düzeyini artırmaya çalıştı ve artık kolay kolay şeylere şaşırmadı.
Usage
用于形容对事情原因不明确,感到迷惑不解的状态。
Bir şeyin nedenlerini anlayamama ve kafasının karışıklık hissi durumunu tanımlamak için kullanılır.
Examples
-
他突然昏倒,我们都搞不懂是怎么回事,不知所以。
tā tūrán hūndǎo, wǒmen dōu gǎo bù dǒng de shì zěnme huìshì, bù zhī suǒ yǐ
Aniden bayıldı ve nedenini anlamadık, sebepsiz.
-
事情发生的太突然,我至今还不知所以。
shìqíng fāshēng de tài tūrán, wǒ zhì jīn hái bù zhī suǒ yǐ
Olaylar çok ani gelişti, hala nedenini bilmiyorum.