含糊不清 hán hú bù qīng Belirsiz

Explanation

指说话声音不清楚或事物没有分辨清楚。也指不能明辨是非。

Belirsiz konuşmaya veya şeylerin açıkça ayırt edilememesine işaret eder. Ayrıca doğruyu yanlıştan ayırt edememeyi de ifade eder.

Origin Story

从前,在一个偏僻的小山村里,住着一位老中医。他医术高明,远近闻名。有一天,一位年轻的书生前来求医,他患的是一种怪病,浑身无力,精神萎靡。老中医仔细询问了书生的病情,并为他把脉。然而,老中医的诊断却含糊不清,只说书生的病症比较复杂,需要慢慢调理。书生听后,心里十分不安,因为他担心自己的病情会越来越严重。于是,他向老中医追问病情,老中医仍然含糊其辞,不愿给出具体的答案。无奈之下,书生只好离开老中医的诊所,另寻良医。后来,书生找到了一位经验丰富的医生,那位医生通过详细的检查和询问,很快就诊断出书生的病症,并给出了有效的治疗方案。书生按照医生的嘱咐服药,不久便痊愈了。这个故事说明了,在任何事情上,都要力求清晰明确,含糊不清只会误事。

cóngqián, zài yīgè piānpì de xiǎoshāncūn lǐ, zhù zhe yī wèi lǎo zhōngyī. tā yīshù gāomíng, yuǎnjìn wénmíng. yǒuyītiān, yī wèi niánqīng de shūshēng qǐng lái qiú yī, tā huàn de shì yī zhǒng guài bìng, huánshēn wúlì, jīngshen wěimí. lǎo zhōngyī zǐxì xúnwèn le shūshēng de bìngqíng, bìng wèi tā bǎmài. rán'ér, lǎo zhōngyī de zhěnduàn què hánhú bù qīng, zhǐ shuō shūshēng de bìngzhèng bǐjiào fùzá, xūyào mànman tiáolǐ. shūshēng tīng hòu, xīnlǐ shífēn bù'ān, yīnwèi tā dānxīn zìjǐ de bìngqíng huì yuè lái yuè yánzhòng. yúshì, tā xiàng lǎo zhōngyī zhuīwèn bìngqíng, lǎo zhōngyī réngrán hánhú qí cí, bùyuàn gěi chū gùtǐ de dá'àn. wú nài zhī xià, shūshēng zhǐ hǎo líkāi lǎo zhōngyī de zhěn suǒ, lìng xún liángyī. hòulái, shūshēng zhǎodào le yī wèi jīngyàn fēngfù de yīshēng, nà wèi yīshēng tōngguò xiángxì de jiǎnchá hé xúnwèn, jiù kuài zhěnduàn chū shūshēng de bìngzhèng, bìng gěi chū le yǒuxiào de zhìliáo fāng'àn. shūshēng àn zhào yīshēng de zhǔfù fú yào, bùjiǔ biàn quán yù le. zhège gùshì shuōmíng le, zài rènhé shìqíng shàng, dōu yào lìqiú qīngxī míngquè, hánhú bù qīng zhǐ huì wùshì.

Bir zamanlar, ıssız bir dağ köyünde yaşlı bir Çinli doktor vardı. Mükemmel tıp becerileriyle tanınıyordu. Bir gün, tedavi olmak için genç bir bilgin geldi. Garip bir hastalığa yakalanmış, vücudunda güçsüzlük ve halsizlik hissediyordu. Yaşlı doktor, bilginin durumunu dikkatlice sorguladı ve nabzını kontrol etti. Ancak yaşlı doktorun teşhisi belirsizdi, sadece bilginin durumunun oldukça karmaşık olduğunu ve kademeli tedavi gerektiğini söyledi. Bunu duyunca bilgin çok endişelendi, çünkü durumunun kötüleşeceğinden korkuyordu. Bu yüzden yaşlı doktora durumuyla ilgili tekrar tekrar sorular sordu, ancak yaşlı doktor yine belirsiz kaldı ve somut bir cevap vermek istemedi. Başka seçeneği kalmayınca, bilgin yaşlı doktorun kliniğinden ayrıldı ve başka bir doktor aramaya başladı. Daha sonra bilgin, detaylı muayene ve sorgulamalar yoluyla bilginin durumunu hızla teşhis eden ve etkili bir tedavi planı sunan deneyimli bir doktor buldu. Bilgin doktorun talimatlarını izledi, ilaç aldı ve kısa süre sonra iyileşti. Bu hikaye, belirsizliğin sadece sorunlara yol açacağını gösterdiği için her şeyde açıklığın takip edilmesi gerektiğini gösteriyor.

Usage

用于形容说话或表达不清,或者事情不明确。

yòng yú xíngróng shuōhuà huò biǎodá bù qīng, huòzhě shìqíng bù míngquè

Belirsiz konuşmayı veya ifadeyi veya belirsiz bir şeyi tanımlamak için kullanılır.

Examples

  • 他的解释含糊不清,让人难以理解。

    tā de jiěshì hánhú bù qīng, ràng rén nán yǐ lǐjiě

    Açıklaması belirsizdi ve anlaşılması zordu.

  • 会议纪要含糊不清,导致后续工作无法开展。

    huìyì jìyào hánhú bù qīng, dǎozhì xùhòu gōngzuò wúfǎ kāizhǎn

    Toplantı tutanağı belirsizdi, bu da sonraki çalışmaların yapılmasını engelledi