无关大局 wú guān dà jú genel duruma ilişkin değil

Explanation

指对整个局势、整体情况没有影响或关系。

Genel durum veya büyük resme hiçbir etkisi veya ilişkisi olmayan bir şeye işaret eder.

Origin Story

话说唐朝时期,边关告急,敌军来犯。朝廷上下人心惶惶,都在讨论如何抵御外敌。这时,一位大臣站出来,侃侃而谈,他提出的策略是加强内部管理,修缮宫殿,美化环境。皇帝和其他的大臣都被他的雄辩所打动,并表示赞同。但是,一位年轻的将军却站出来反对,他说:“现在边关告急,外敌入侵,我们应该集中力量抵御外敌,加强边防,而不是把精力放在这些无关大局的事情上。修缮宫殿、美化环境这些事情虽然看起来很好,但是在国家危难之际,这些都是无关紧局的。我们应该把有限的资源和精力都放在抵抗外敌上,才能保住国家和百姓的安全。”他的话虽然直接,却也切中要害,最终皇帝采纳了这位年轻将军的建议,集中力量抵抗外敌,成功地保卫了国家。

huà shuō táng cháo shí qī, biān guān gào jí, dí jūn lái fàn. cháoting shàngxià rén xīn huáng huáng, dōu zài tǎolùn rúhé dǐyù wài dí. zhè shí, yī wèi dà chén zhàn chū lái, kǎn kǎn ér tán, tā tí chū de cèlüè shì jiāqiáng nèibù guǎnlǐ, xiūshàn gōngdiàn, měihuà huánjìng. huángdì hé qítā de dà chén dōu bèi tā de xióngbiàn suǒ dǎdòng, bìng biǎoshì zàntóng. dànshì, yī wèi niánqīng de jiāngjūn què zhàn chū lái fǎnduì, tā shuō:"xiànzài biān guān gào jí, wài dí qīnrù, wǒmen yīnggāi jízhōng lìliàng dǐyù wài dí, jiāqiáng biānfáng, ér bùshì bǎ jīnglì fàng zài zhèxiē wú guān dàjú de shìqíng shàng. xiūshàn gōngdiàn, měihuà huánjìng zhèxiē shìqíng suīrán kàn qǐlái hěn hǎo, dànshì zài guójiā wēinàn zhījì, zhèxiē dōu shì wú guān jú de. wǒmen yīnggāi bǎ yǒuxiàn de zīyuán hé jīnglì dōu fàng zài dǐkàng wài dí shàng, cáinéng bǎozhù guójiā hé bǎixìng de ānquán." tā de huà suīrán zhíjiē, què yě qiē zhòng yàohài, zuìzhōng huángdì cǎinǎi le zhè wèi niánqīng jiāngjūn de jiànyì, jízhōng lìliàng dǐkàng wài dí, chénggōng de bǎowèi le guójiā.

Tang Hanedanlığı sırasında, düşman kuvvetlerinin işgali nedeniyle sınırda acil bir kriz yaşandığına dair bir hikaye vardır. İmparatorluk sarayı panik içindeydi ve herkes düşmandan nasıl korunacağına dair tartışıyordu. Bu noktada, bir bakan ayağa kalktı ve etkili bir şekilde konuştu. Önerdiği strateji, iç yönetimi güçlendirmek, sarayları onarmak ve çevreyi güzelleştirmekti. İmparator ve diğer bakanlar, onun etkili konuşmasından etkilendiler ve onay verdiler. Ancak, genç bir general itiraz ederek şöyle dedi: "Şimdi sınır krizde ve düşman işgaldeyken, tüm gücümüzü düşmana karşı koymaya, sınır savunmasını güçlendirmeye, genel durumu ilgilendirmiyen konulara enerji harcamaktan ziyade yoğunlaştırmamız gerekir. Sarayları onarmak ve çevreyi güzelleştirmek iyi görünse de, ulusal kriz zamanında bunlar alakasızdır. Ülkeyi ve halkın güvenliğini korumak için sınırlı kaynaklarımızı ve enerjimizi düşmana karşı koymaya kullanmalıyız." Sözleri doğrudan olsa da, hedefi vurmuştu. Sonunda imparator bu genç generalin önerisini kabul etti, düşmana karşı koymak için çabalarını yoğunlaştırdı ve ülkeyi başarıyla savundu.

Usage

通常用作谓语、定语,比喻事情不重要,对大局没有影响。

tōng cháng yòng zuò wèi yǔ, dìng yǔ, bǐ yù shìqíng bù zhòngyào, duì dàjú méiyǒu yǐngxiǎng

Genellikle yüklem veya sıfat olarak kullanılır, bir şeyin önemsiz olduğu ve genel durumu etkilemediği anlamına gelir.

Examples

  • 这次的会议讨论的问题,对他来说都无关大局。

    zhè cì de huìyì tǎolùn de wèntí, duì tā lái shuō dōu wú guān dàjú

    Bu toplantıda görüşülen konular onun için alakasız.

  • 他个人的得失,对全局来说是无关大局的。

    tā gèrén de déshī, duì quánjú lái shuō shì wú guān dàjú de

    Kişisel kazançları ve kayıpları genel durum için alakasızdır.