桀骜不逊 kibirli ve başkaldırıcı
Explanation
形容人凶悍倔强,傲慢不顺从。
Birini vahşi, inatçı, kibirli ve itaatsiz olarak tanımlar.
Origin Story
话说古代蜀国,有一位名叫李白的少年,天资聪颖,文采斐然。但他生性倔强,性格桀骜不逊,不肯向任何权威低头。一次,县令大人举办诗会,邀请当地才俊参加,李白也受到邀请。县令本想借此机会考察李白的才华,但李白却在诗会上公然批评县令的诗作,言语犀利,毫不留情。县令大怒,欲治其罪,但李白却毫不在意,依然桀骜不逊,最终拂袖而去。后来,李白凭借其过人的才华和桀骜不驯的性格,最终成为一代诗仙。
Eski Shu'da, yetenekli ve yetenekli Li Bai adında genç bir adam vardı. Ama aynı zamanda inatçı ve kibirliydi, asla otoriteye boyun eğmezdi. Bir keresinde, yargıç yerel yetenekleri davet ederek bir şiir yarışması düzenledi. Li Bai de davet edildi. Yargıç Li Bai'nin yeteneğini değerlendirmek istedi, ancak Li Bai yargıcın şiirlerini sert ve acımasızca eleştirdi. Yargıç öfkelendi ve onu cezalandırmak istedi, ancak Li Bai kayıtsız kaldı ve gitti. Daha sonra, olağanüstü yeteneği ve kibirli doğasıyla Li Bai sonunda büyük bir şair oldu.
Usage
用于形容人性格强硬,傲慢,不顺从。
Kibirli ve itaatsiz, güçlü bir karaktere sahip birini tanımlamak için kullanılır.
Examples
-
他那桀骜不逊的态度让人难以忍受。
tā nà jié ào bù xùn de tàidu ràng rén nán yǐ rěn shòu; miàn duì qiáng quán, tā yī rán jié ào bù xùn, háo bù qū fú
Onun kibirli ve başkaldırıcı tavrı dayanılmaz.
-
面对强权,他依然桀骜不逊,毫不屈服。
İktidar karşısında, yine de kibirli ve başkaldırıcı kaldı, boyun eğmeyi reddetti.