泪如雨下 gözyaşlarına boğulmak
Explanation
形容伤心、难过、害怕到极点,眼泪像下雨一样不停地流。
Bu, birinin çok üzgün, kederli veya korkmuş olması durumunda, gözlerinden sürekli olarak yağmur gibi akan gözyaşlarıyla duygularını ifade etmenin bir yoludur.
Origin Story
传说,在很久以前,一个叫小芳的姑娘,从小就失去了父母,和年迈的奶奶相依为命。他们住在山村里,日子过得很清苦。小芳每天都帮奶奶做农活,还去山上采野果,补贴家用。有一天,小芳去山上采野果,突然遇到了一只凶猛的野猪,她吓得惊慌失措,拼命地往山下跑。最后,她跌倒在山坡上,眼看着野猪就要追上来,她绝望地闭上了眼睛,眼泪如雨下,不停地流着。就在这时,一位老猎人路过,看到小芳有危险,立刻拔出猎枪,对着野猪开了一枪,将野猪打跑了。小芳得救了,她感激地看着老猎人,眼泪如雨下,不停地流着。从此以后,小芳和老猎人成了朋友,老猎人经常帮助小芳和她的奶奶,他们之间建立了深厚的感情。
Denir ki çok eski zamanlarda,
Usage
常用于描写人物伤心、难过、害怕到极点的情绪,多用于书面语。
Bu deyim, bir kişinin derin üzüntüsünü, kederini veya korkusunu tanımlamak için kullanılır. Çoğunlukla yazılı dilde kullanılır.
Examples
-
听到这个噩耗,她泪如雨下,泣不成声。
tīng dào zhè gè è hào, tā lèi rú yǔ xià, qì bù chéng shēng.
Bu kötü haberi duyunca gözyaşlarına boğuldu, gözyaşları yüzünden akıyordu.
-
听到这个消息,他泪如雨下,脸上充满了悲伤。
tīng dào zhè gè xiāo xi, tā lèi rú yǔ xià, liǎn shàng chōng mǎn le bēi shāng.
Bu haberi duyunca gözyaşlarına boğuldu, yüzü üzüntüyle doluydu.