泪如泉涌 gözyaşı selü
Explanation
形容眼泪像泉水一样涌出来,多用于表达极度悲伤或恐惧的心情。
Göz yaşlarının bir pınardan fışkırması gibi aktığını anlatır, genellikle aşırı üzüntü veya korkuyu ifade etmek için kullanılır.
Origin Story
话说唐朝时期,一位饱读诗书的才子,名叫李白,他年轻时怀才不遇,四处漂泊,颠沛流离,饱尝了人世的艰辛与无奈。一天,他独自一人来到一处偏僻的山村,看到村里百姓生活贫苦,孩子们衣衫褴褛,面黄肌瘦,他心中充满了悲悯之情。这时,一位老妇人颤巍巍地走到他面前,哭诉着自己儿子的遭遇:她的儿子在一次山洪暴发中被冲走,至今下落不明。老妇人说到伤心处,泪如泉涌,悲痛欲绝。李白见状,心中也不禁为之动容,他上前安慰老妇人,并写了一首诗来表达对她的同情和慰问。诗中充满了对人间疾苦的深切关怀,以及对美好未来的期盼。老妇人看完诗后,心情稍稍平静了一些,泪水也渐渐止住了。李白深知,诗歌的力量是有限的,但它可以为人们带来一丝慰藉,一丝希望。他暗下决心,要为更多的人写诗,用诗歌来表达他对人间真善美的追求,以及他对社会公平正义的期盼。
Söylendiğine göre Tang Hanedanlığı döneminde, gençliğinde başarılı olamamış Li Bai adında yetenekli bir bilgin, ülkeyi gezip hayatın zorluklarını yaşamıştı. Bir gün ıssız bir köye geldi ve oradaki insanların ne kadar yoksul olduğunu, çocukların paçavralarla giyinmiş ve zayıf olduğunu gördü. Kalbi merhamet doluydu. Sonra yaşlı bir kadın ona yaklaştı ve korkunç bir selde sürüklenip kaybolmuş olan oğlunun kötü talihini ağladı. Acı acı ağladı, gözyaşları pınardan fışkıran su gibi aktı. Li Bai çok duygulandı ve onu teselli etti. Ona sempati ve endişesini dile getiren bir şiir yazdı. Şiir, insan ıstırabına dair derin bir kaygı ve daha parlak bir geleceğe dair umutla doluydu. Şiiri okuduktan sonra yaşlı kadın biraz sakinleşti ve gözyaşları yavaş yavaş durdu. Li Bai, şiirin gücünün sınırlı olduğunu, ancak teselli ve umut verebileceğini biliyordu. Daha fazla insan için şiir yazmaya karar verdi, şiir aracılığıyla gerçeği, iyiliği ve güzelliği kovalayarak ve toplumsal adalete umut bağladı.
Usage
用于描写悲痛或恐惧到极点时眼泪大量涌出的情景,多用于书面语。
Aşırı üzüntü veya korku nedeniyle çok miktarda gözyaşının aktığı sahneyi tanımlamak için kullanılır, çoğunlukla yazılı dilde kullanılır.
Examples
-
她听到这个噩耗,泪如泉涌,泣不成声。
tā tīngdào zhège èghào, lèi rú quán yǒng, qì bù chéng shēng.
Bu kötü haberi duyunca gözyaşlarına boğuldu.
-
看到父母含辛茹苦地抚养自己长大,她泪如泉涌。
kàndào fùmǔ hán xīn rú kǔ de fǔyǎng zìjǐ chángdà, tā lèi rú quán yǒng.
Anne babasının onu büyütmek için ne kadar çabaladığını görünce gözyaşlarına boğuldu