潸然泪下 gözyaşlarına boğulmak
Explanation
形容眼泪流下来的样子,多用于描写悲伤、感动的场景。
Gözyaşlarının nasıl aktığını tanımlar, genellikle üzücü ve dokunaklı sahneleri anlatmak için kullanılır.
Origin Story
夕阳西下,老渔夫独自坐在海边,望着空荡荡的海面,回忆起与老伴一起出海捕鱼的点点滴滴,不禁潸然泪下。往昔的欢声笑语仿佛就在耳边回荡,如今却只剩下他孤身一人。他曾经想过放弃捕鱼,但他又舍不得这片养育他的大海,舍不得这承载着他们共同回忆的小船。他擦干眼泪,起身走向那艘破旧的小船,准备再次出海,即使他知道,未来仍旧充满着未知与挑战。
Güneş batarken, yaşlı balıkçı yalnız başına deniz kenarında oturmuş, boş okyanusa bakıyor, karısıyla birlikte balık tuttuğu yaşamının parçalarını hatırlıyor ve gözyaşlarını tutamadan ağlıyordu. Geçmişin mutlu kahkahaları kulağında yankılanıyor gibiydi, ama şimdi yalnız kalmıştı. Balık tutmayı bırakmayı düşünmüştü, ama onu büyüten denizi ve ortak anılarını taşıyan küçük tekneyi terk edemezdi. Gözyaşlarını sildi, kalktı ve eski, harap olmuş tekneye doğru yürüdü, bilinmeyenlerle ve zorluklarla dolu olduğunu bilse de tekrar denize açılmaya hazırlanıyordu.
Usage
用于描写因悲伤、感动或其他强烈情绪而流泪的情景。
Üzüntü, duygu veya diğer güçlü duygular nedeniyle ağlayan sahneleri tanımlamak için kullanılır.
Examples
-
听到这个悲伤的故事,他不禁潸然泪下。
tīng dào zhège bēishāng de gùshì, tā bù jīn shān rán lèi xià
Bu üzücü hikâyeyi duyunca, gözyaşlarını tutamadı.
-
面对亲人的离世,他潸然泪下,无法自已。
miàn duì qīn rén de líshì, tā shān rán lèi xià, wúfǎ zì yǐ
Yakınlarının ölümüne karşı, kendini tutamayarak gözyaşlarına boğuldu.