疑信参半 Şüphe ve inanç karışımı
Explanation
形容对某事既有所怀疑,又有所相信,拿不准的态度。
Bir şeye hem şüphe duyan hem de inanan, belirsiz bir tutumu tanımlar.
Origin Story
话说唐朝时期,有个书生叫李白,他去京城赶考。路上,他遇到一个算命先生。算命先生掐指一算,说:"小兄弟,你这次考试,会取得不错的成绩,但途中会有意外发生。"李白将信将疑,心想:"算命先生的话,有几分可信呢?"于是,他一边赶路,一边留意着周围的环境。果然,在途中,他遭遇了一场大雨,差点被困在山里。虽然及时脱险,但考试也因此耽误了。李白心里很复杂,既庆幸自己逃过一劫,又懊恼考试落榜。他开始反复琢磨算命先生的话,感觉似乎有些道理,却又觉得不可思议。这件事让李白对算命先生的话产生了疑信参半的感觉。从此以后,他更加谨慎小心,凡事都三思而后行,少了一些轻率,多了一些稳重。
Rivayete göre Tang Hanedanlığı döneminde, Li Bai adında bir bilgin imparatorluk sınavına girmek için başkente gitti. Yolda bir falcıyla karşılaştı. Falcı parmaklarıyla hesaplayarak şöyle dedi: “Kardeşim, bu sınavda iyi sonuçlar alacaksın, ancak yolda beklenmedik olaylar yaşayacaksın.” Li Bai tereddüt etti ve düşündü: “Falcının sözlerinde ne kadar doğruluk var?” Bu yüzden yolculuğuna devam etti, çevresine dikkat etti. Nitekim yolda şiddetli bir yağmura yakalandı ve neredeyse dağlarda mahsur kalıyordu. Zamanında kurtulmayı başarsa da sınav ertelendi. Li Bai çok karışık duygular içindeydi; hem tehlikeden kurtulduğu için mutlu, hem de sınavı kaybettiği için üzgündü. Falcının sözlerini tekrar tekrar düşünmeye başladı ve belki biraz doğruluk payı olduğunu düşündü, ama aynı zamanda inanılmaz da geldi. Bu olay Li Bai'de falcının sözlerine karşı karışık duygular uyandırdı. O günden sonra daha dikkatli ve düşünceli oldu, her şeyde iyice düşünerek hareket etmeye başladı, daha az aceleci ve daha sakin biri oldu.
Usage
用于形容对某件事既相信又怀疑,拿不准态度。
Bir şeye hem inanan hem de şüphe duyan belirsiz bir tavrı tanımlamak için kullanılır.
Examples
-
我对他的话将信将疑,疑信参半。
wǒ duì tā de huà jiāng xìn jiāng yí, yí xìn cān bàn
Sözlerine yarı inanıyor yarı şüphe ediyorum.
-
这消息真假难辨,让人疑信参半。
zhè xiāoxi zhēn jiǎ nán biàn, ràng rén yí xìn cān bàn
Bu haberin doğru mu yanlış mı olduğu belli değil, bu yüzden insanın şüphesi var.