上气不接下气 nefes nefese
Explanation
形容因劳累或着急而气喘吁吁的样子。
Yorgunluk veya endişe nedeniyle nefes nefese kalmış birini tanımlar.
Origin Story
话说春秋时期,孔子带领弟子们周游列国,他们在卫国、陈国和蔡国都受到了冷遇,受到了各国的排挤,在行进途中,他们屡遭挫折,几经辗转,最终到达楚国。然而,陈国和蔡国却串通一气,派兵拦截孔子一行,意图加害于他。孔子和弟子们被困在一个荒凉的山谷里,缺衣少食,还要躲避追兵,经历了数日的颠沛流离。弟子们疲惫不堪,饥肠辘辘,上气不接下气,孔子看着弟子们日渐消瘦的面容,心中充满了担忧。但孔子始终保持着镇定自若的态度,他告诫弟子们要坚持下去,希望终有一天能够走出困境。最终,他们得到楚国人的帮助,才得以脱困。这段经历让孔子和他的弟子们深刻地体会到了人世间的不易,也更加坚定了他们追求理想的信念。
İlkbahar ve Sonbahar döneminde Konfüçyüs'ün, öğrencilerini çeşitli devletleri dolaşan bir yolculuğa çıkardığı söylenir. Wei, Chen ve Cai devletlerinde kötü muamele gördüler ve dışlandılar. Yolculukları boyunca birçok başarısızlık ve zorlukla karşılaştılar ve sonunda Chu devletine ulaştılar. Ancak Chen ve Cai devletleri gizlice iş birliği yaparak Konfüçyüs'ün grubunu engellemek ve onlara zarar vermek amacıyla birlikler gönderdiler. Konfüçyüs ve öğrencileri, yiyecek ve giyecekten yoksun ve günlerce takipçilerden kaçan ıssız bir dağ vadisinde mahsur kaldılar. Öğrenciler bitkin, aç ve nefes nefese kalmışlardı. Konfüçyüs, öğrencilerinin gittikçe zayıflayan yüzlerini gözlemleyerek derin bir endişe duydu. Yine de sakinliğini koruyarak, öğrencilerini azmettirdi ve sonunda durumlarının üstesinden geleceklerini umdu. Sonunda Chu halkından yardım aldılar ve kaçmayı başardılar. Bu deneyim, Konfüçyüs ve öğrencilerine hayatın zorluklarını derinden öğretti ve ideallerini takip etme kararlılıklarını daha da güçlendirdi.
Usage
作状语、定语;形容因劳累或焦急而气喘吁吁的样子。
Zarflı veya sıfat olarak kullanılır; yorgunluk veya endişe nedeniyle nefes nefese kalmış birini tanımlar.
Examples
-
他跑得上气不接下气。
tā pǎo de shàng qì bù jiē xià qì
Nefes nefese koştu.
-
运动后,他上气不接下气地瘫坐在椅子上。
yùndòng hòu, tā shàng qì bù jiē xià qì de tānzuò zài yǐzi shang
Egzersizden sonra nefes nefese sandalyeye oturdu.