不由自主 bù yóu zì zhǔ istemsizce

Explanation

指由不得自己,控制不住自己。表示某种行为或情绪不受自己意志的支配。

Bu, kişinin kendine yardım edememesi, kendini kontrol edememesi anlamına gelir. Belirli bir davranışın veya duygunun kişinin kendi iradesine bağlı olmadığını gösterir.

Origin Story

话说很久以前,在一个偏远的山村里,住着一位名叫阿美的年轻女子。阿美心地善良,勤劳能干,深受乡亲们的喜爱。然而,她却有一个奇怪的毛病,每当夜深人静的时候,她就会不由自主地开始唱歌,歌声清脆婉转,但却带着一丝忧伤,仿佛在诉说着一段不为人知的往事。村民们对此感到非常好奇,但却没有人敢去询问她,只当她是被某种神秘的力量所控制着。 有一天,一位云游四方的道士来到了这个村子,听说阿美的情况后,便主动找到了她。道士仔细观察了阿美的状况,发现她并非被邪魔附体,而是因为心中压抑着一股悲伤的情绪,无法释放,所以才会不由自主地唱歌。道士向阿美讲述了因果轮回的道理,并教给她一些调节情绪的方法。 在道士的帮助下,阿美逐渐解开了心结,那股压抑已久的情绪也随之释放。从此以后,她不再不由自主地唱歌,而是过上了平静幸福的生活。她那清脆婉转的歌声,也只在欢乐的节日里才会响起。

huà shuō hěn jiǔ yǐqián, zài yīgè piānyuǎn de shāncūn lǐ, zhù zhe yī wèi míng jiào āméi de niánqīng nǚzǐ. āméi xīndì shànliáng, qínláo nénggàn, shēn shòu xiāngqīn men de xǐ'ài. rán'ér, tā què yǒu yīgè qíguài de máobing, měi dāng yèshen rénjìng de shíhòu, tā jiù huì bù yóu zì zhǔ de kāishǐ chànggē, gēshēng qīngcuì wǎn zhuǎn, dàn què dài zhe yīsī yōushāng, fǎngfú zài sùshuō zhe yī duàn bù wéirén zhī de wǎngshì. cūnmín men duì cǐ gǎndào fēicháng hàoqí, dàn què méiyǒu rén gǎn qù xúnwèn tā, zhǐ dāng tā shì bèi mǒu zhǒng shénmì de lìliàng suǒ kòngzhì zhe.

Rivayete göre, çok eski zamanlarda, ıssız bir köyde Amy adında genç bir kadın yaşıyordu. Amy iyi yürekli, çalışkan ve köy halkı tarafından seviliyordu. Ancak, garip bir alışkanlığı vardı: her gece sessiz olduğunda, istemsizce şarkı söylemeye başlıyordu. Şarkıları melodikti, ama biraz da hüzünlüydü, sanki anlatılmamış bir hikaye anlatıyormuş gibi. Köylüler çok meraklıydı, ama kimsenin ona sormaya cesareti yoktu, gizemli bir güç tarafından kontrol edildiğini düşünüyorlardı. Bir gün, gezen bir Taoist rahip köye geldi. Amy'nin durumunu duyunca onu aramaya gitti. Rahip, Amy'nin durumunu dikkatlice gözlemledi ve kötü ruhlar tarafından ele geçirilmediğini, ama kalbinde bastırdığı ve serbest bırakmayı başaramadığı bir üzüntünün olduğunu, bu yüzden istemsizce şarkı söylediğini keşfetti. Rahip, Amy'ye karma ve yeniden doğuş ilkelerini anlattı ve duygularını düzenlemenin bazı yollarını öğretti. Rahibin yardımıyla Amy, iç çatışmalarını yavaş yavaş çözdü ve bastırılmış duyguları serbest kaldı. O günden sonra, artık istemsizce şarkı söylemedi, barışçıl ve mutlu bir hayat yaşadı. Melodisi sadece neşeli festivallerde duyuldu.

Usage

常用来形容人的行为或情绪不受自己控制。

cháng yòng lái xíngróng rén de xíngwéi huò qíngxù bù shòu zìjǐ kòngzhì.

Çoğunlukla, kişinin kontrolü dışında olan davranış veya duygularını tanımlamak için kullanılır.

Examples

  • 他吓得脸色发白,不由自主地颤抖起来。

    tā xià de liǎnsè fābái, bù yóu zì zhǔ de chàndǒu qǐlái.

    Korku yüzünden soluk kesildi ve istemsizce titremeye başladı.

  • 面对突如其来的灾难,人们不由自主地流下了眼泪。

    miàn duì tú rú qǐ lái de zāinàn, rénmen bù yóu zì zhǔ de liúlèi le yǎnlèi.

    Ani bir felaketle karşı karşıya kalan insanlar istemsizce gözyaşı döktüler.

  • 听到这个好消息,他不由自主地笑了。

    tīng dào zhège hǎo xiāoxi, tā bù yóu zì zhǔ de xiàole

    Bu iyi haberi duyunca istemsizce gülümsedi.