不知所为 ne yapacağını bilmiyor
Explanation
不知道该怎么办;不知道该如何处理;不知所措
Bu, zorluklar veya acil durumlarla başa çıkmada yetersizlik veya belirsizliği tanımlar.
Origin Story
从前,有个年轻的樵夫,误入深山老林,迷失了方向。天色渐暗,寒风瑟瑟,他既找不到回家的路,又找不到可以栖身的场所,饥寒交迫之下,他身心俱疲,不知所为,只能在瑟瑟寒风中默默地等待着黎明的到来。他既没有准备好的食物,也没有准备好的工具,更没有准备好应对突发情况的办法。他后悔自己当初没有做好充分的准备,现在只能被动地等待命运的安排,只能祈祷上天能够帮助他度过难关。
Eskiden, genç bir oduncu derin bir ormanda kaybolmuştu. Gece çökerken, soğuk rüzgar eserdi ve ne eve giden yolu ne de sığınabileceği bir yer bulabiliyordu. Yorgun ve aç, ne yapacağını bilmiyordu ve sadece soğuk rüzgarda şafağın gelmesini bekliyordu. Ne yiyeceği ne de aleti vardı, acil durumla başa çıkabileceği bir yolu da yoktu. Hazırlıksız olduğuna pişman olmuştu ve şimdi sadece kaderin düzenlemesini pasif olarak bekliyordu, gökyüzünün bu badireyi atlatmasına yardım etmesini dua ediyordu.
Usage
形容人遇到困难或紧急情况时不知所措,不知如何是好的状态。
Bu, bir kişinin zorluk veya acil bir durumda ne yapacağını bilmediği durumu tanımlar.
Examples
-
面对突如其来的问题,他不知所为,手足无措。
miàn duì tū rú qí lái de wèntí, tā bù zhī suǒ wéi, shǒu zú wú cuò.
Beklenmedik sorunlarla karşılaştığında ne yapacağını bilemedi ve çaresiz kaldı.
-
面对困境,他不知所为,只能等待时机。
miàn duì kùnjìng, tā bù zhī suǒ wéi, zhǐ néng děng dài shíjī.
Zorluklarla karşılaştığında ne yapacağını bilemedi ve sadece fırsatın gelmesini bekledi