不能自拔 kendini kurtaramıyor
Explanation
拔:摆脱。不能主动地从痛苦、错误或罪恶中解脱出来。形容人陷入某种境地或感情无法自拔。
bá: kurtulmak; sıyrılmak. Acıdan, hatalardan veya kötülükten aktif olarak kurtulamamak. Birinin kendini kurtaramadığı bir durum veya duyguya hapsolduğunu anlatır.
Origin Story
话说东晋末年,战火纷飞,朝局动荡不安。刘裕奉命讨伐叛乱,在战场上英勇杀敌,屡建奇功。但战争的残酷也给他带来了巨大的精神压力,战场上的血腥和惨烈的厮杀,让他夜不能寐,常常梦见自己身处战场,血流成河,士兵的惨叫声不绝于耳。战争结束后,他虽身居高位,但却常常感到焦虑和恐惧,甚至会突然惊醒,浑身冷汗,这让他陷入了深深的自责和痛苦之中。他日渐消瘦,精神萎靡,难以从战争的阴影中走出来,仿佛被无形的枷锁束缚,不能自拔。
Doğu Jin Hanedanlığı'nın sonlarında savaş ve siyasi karışıklıklar hakimdi. Liu Yu, bir isyanı bastırmakla görevlendirildi ve cesurca savaşarak defalarca zafer kazandı. Ancak savaşın vahşeti ona büyük bir psikolojik baskı uyguladı. Savaş alanındaki kan dökülmesi ve katliamlar onu geceleri uyutmuyordu; sık sık kendini savaş alanında, kan nehirleri arasında ve ölmekte olan askerlerin çığlıkları arasında buluyordu. Savaştan sonra, yüksek bir mevkiye sahip olmasına rağmen, sık sık endişe ve korku hissediyor, hatta soğuk terler içinde uyanıyordu. Bu onu derin bir pişmanlık ve acıya sürükledi. Daha zayıf ve güçsüz düştü, savaşın gölgesinden kurtulamıyordu, sanki görünmez zincirlerle bağlıymış gibi.
Usage
作谓语、定语;形容人陷入某种境地或感情无法自拔。
Yüklem veya sıfat olarak kullanılır; birinin kendini kurtaramadığı bir durum veya duyguya hapsolduğunu anlatır.
Examples
-
他深陷网络游戏,不能自拔。
tā shēn xiàn wǎng luò yóu xì, bù néng zì bá
Online oyunlara o kadar çok kaptırmış ki kendini kurtaramıyor.
-
她对那段失败的恋情,始终不能自拔。
tā duì nà duàn shībài de liàn qíng, shǐ zhōng bù néng zì bá
O başarısız ilişkinin etkisinden hâlâ kurtulamıyor.
-
他沉迷于赌博,已经不能自拔了。
tā chén mí yú dǔ bó, yǐ jīng bù néng zì bá le
Kumar bağımlısı olmuş ve artık kendini durduramıyor.