不甘示弱 Yenilgiye uğramayı reddetmek
Explanation
不甘心自己比别人差,要较量一下,比个高低。
Kendisini başkalarından daha düşük göstermek istemeyen, rekabet etmek ve karşılaştırmak isteyen.
Origin Story
话说唐朝时期,有个叫李白的诗人,他从小就才华横溢,对诗词创作充满热情。一天,他与一位名不见经传的诗人相遇,两人约定进行诗词创作比赛。李白不甘示弱,挥毫泼墨,写下了一首首气势磅礴,情感真挚的诗歌,而那位诗人也不甘示弱,写出了许多诗词佳作。两人你来我往,诗词佳作不断涌现,最终,他们惺惺相惜,成为了好朋友。
Tang Hanedanlığı döneminde Li Bai adında bir şair yaşadığı anlatılır. Çocukluğundan beri çok yetenekliydi ve şiir yazmaya tutkuyla bağlıydı. Bir gün tanınmamış bir şairle karşılaştı ve ikisi de şiir yarışması yapmaya karar verdi. Li Bai, geride kalmayı reddederek, güçlü duygular ve tutkuyla dolu muhteşem şiirler yazdı. Diğer şair de geri kalmadı ve birçok harika şiir yarattı. İkisi de birbirine meydan okudu ve birçok olağanüstü eser ortaya çıktı. Sonunda, birbirlerini takdir ettiler ve iyi arkadaş oldular.
Usage
表示不甘心落后,要努力赶超别人,勇于竞争。
Geride kalma isteğinin ifade edilmesi, birinin diğerlerini geçmek ve cesurca rekabet etmek için çok çalışacağı anlamına gelir.
Examples
-
他毫不示弱地反驳了我的观点。
ta haohuoshiruede fanbole le wo de guangdian.
Görünürde zayıflık göstermeden karşı çıktım.
-
面对强敌,他们不甘示弱,奋勇作战。
mian dui qiangdi, tamen buganshirue, fenyong zuozhan.
Güçlü bir düşmanla karşı karşıya kaldıklarında, zayıflık göstermeden cesurca savaştılar.