事出有因 Bir sebebi var
Explanation
事情的发生是有原因的,不是偶然的。
Olaylar bir nedenden dolayı olur; tesadüfî değildir.
Origin Story
从前,在一个小山村里,住着一位名叫阿强的年轻樵夫。他每天清晨都会上山砍柴,然后把柴火挑下山去卖。有一天,阿强上山砍柴时,发现了一棵异常粗壮的古树。这棵古树的树干上长满了奇特的纹路,树叶也比其他的树木更加茂盛。阿强感到好奇,便用斧头砍了几下,却发现这棵古树异常坚硬,斧头根本砍不动。阿强感到很奇怪,心想:这棵树为什么这么坚硬呢?难道有什么特殊的原因?他仔细观察了这棵古树,发现它的根部扎得很深,而且周围的泥土非常湿润。阿强这才明白,原来这棵古树之所以这么坚硬,是因为它扎根很深,吸收了充足的水分和养分。阿强把这件事告诉了村里的老人,老人听了之后,笑着说:"孩子,这棵树之所以如此坚硬,是因为它扎根深厚啊!世间万物,事出有因,凡事都有其道理。"
Çok eski zamanlarda, küçük bir dağ köyünde Aqiang adında genç bir oduncu yaşarmış. Her sabah odun kesmek için dağa çıkarmış, sonra da satmak üzere aşağıya inermiş. Bir gün, Aqiang dağda odun keserken alışılmadık derecede büyük ve yaşlı bir ağaç bulmuş. Bu ağacın gövdesi garip çizgilerle kaplıydı ve yaprakları diğer ağaçlara göre daha gür idi. Aqiang merak etmiş ve birkaç kez baltasıyla vurmuş, ancak ağacın çok sert olduğunu ve baltasının kesemediğini görmüş. Aqiang çok şaşırmış ve düşünmüş: Bu ağaç neden bu kadar sert? Özel bir neden var mı? Ağacı dikkatlice incelemiş ve köklerinin çok derin olduğunu, çevredeki toprağın ise çok nemli olduğunu fark etmiş. Aqiang sonunda bu ağacın bu kadar sert olmasının sebebinin, çok derin köklerinin yeterli miktarda su ve besin emmiş olması olduğunu anlamış. Aqiang bunu köy ihtiyarlarına anlatmış, ihtiyarlar da gülümseyerek demişler ki: "Oğlum, bu ağacın bu kadar sert olmasının sebebi, köklerinin çok derin olmasıdır! Dünyada her şeyin bir sebebi vardır, her şeyin bir mantığı vardır."
Usage
说明事情的发生并非偶然,有一定的原因。
Bir şeyin tesadüf olmadığını, bir sebebi olduğunu açıklar.
Examples
-
他的失败并非偶然,事出有因。
tā de shībài bìng fēi ǒurán, shì chū yǒu yīn
Onun başarısızlığı tesadüf değildi; bir nedeni vardı.
-
这件事事出有因,并非偶然。
zhè jiàn shì shì chū yǒu yīn, bìng fēi ǒurán
Bunun bir sebebi var; tesadüf değil