低声细语 fısıltı
Explanation
形容小声说话,也指说话内容隐秘。
Düşük sesle konuşmayı tanımlar, aynı zamanda konuşmanın gizli içeriğini de ifade eder.
Origin Story
在一个宁静的夜晚,老奶奶坐在窗边,手里拿着一本泛黄的线装书,昏黄的灯光映照在她布满皱纹的脸上。她低声细语地念着书中的故事,仿佛在与书中的主人公对话。窗外,月光如水,轻轻地洒在院子里,一切都显得那么祥和。故事里,一位美丽的公主,因为被邪恶的巫师下了诅咒,只能在夜晚才能现身,白天则沉睡在水晶棺中。一位勇敢的骑士,历尽千辛万苦,最终战胜了巫师,解除了公主的诅咒。老奶奶讲到动情之处,眼角泛起泪光,她低声细语地继续着故事,直到故事的结尾,公主和骑士幸福地生活在一起。窗外,夜更深了,月光也更加明亮,而老奶奶却已经睡着了,嘴角还带着一丝微笑。
Sessiz bir gecede, yaşlı bir kadın pencerenin yanında oturmuş, elinde sararmış bir kitap tutuyordu. Loş ışık, kırışık yüzüne yansıyordu. Kitaptaki hikayeyi fısıltıyla okuyordu, sanki kahramanla konuşuyormuş gibi. Dışarıda, ay ışığı su gibiydi, avluya yavaşça düşüyordu, her şey çok huzurlu görünüyordu. Hikayede, kötü bir büyücünün laneti nedeniyle, sadece geceleri ortaya çıkabilen güzel bir prenses vardı, gündüzleri ise kristal tabutta yatıyordu. Cesur bir şövalye, birçok zorluğun ardından, sonunda büyücüyü yendi ve prensesin laneti bozuldu. Yaşlı kadın, hikayenin en dokunaklı kısmına geldiğinde gözleri doldu. Hikayenin sonuna kadar fısıltıyla devam etti; prenses ve şövalye mutlu mesut yaşadılar. Dışarıda gece daha da derindi, ay ışığı daha parlak olmuştu, ama yaşlı kadın gülümseyerek uyuyakalmıştı.
Usage
多用于描写人物说话的场景,可以用来形容说话声音小,也可用作比喻,指说话内容隐秘。
Çoğunlukla insanların konuşma sahnelerini tanımlamak için kullanılır; düşük sesle konuşmayı veya mecazi olarak konuşmanın gizli içeriğini ifade etmek için kullanılabilir.
Examples
-
孩子们低声细语地交谈着。
háizi men dī shēng xì yǔ de jiāotán zhe。
Çocuklar fısıldaşıyordu.
-
她低声细语地安慰着哭泣的孩子。
tā dī shēng xì yǔ de ānwèi zhe kūqì de háizi。
Ağlayan çocuğu teselli etmek için fısıldadı.