悠然自得 huzurlu ve rahat
Explanation
形容悠闲舒适的状态,心情愉悦,自在安适。
Rahat ve huzurlu bir durumu, keyifli bir ruh hali ve huzur hissini tanımlar.
Origin Story
夕阳西下,一位老渔夫收起渔网,哼着小曲儿,慢慢地走回家。他的小屋坐落在海边,周围是茂密的树林和清澈的海水。他每天都过着日出而作,日落而息的生活,虽然生活简单,但他却感到无比的满足和快乐。他悠然自得地坐在门前的摇椅上,看着海上的落日,感受着海风的轻抚,心里充满了平静和祥和。他并没有什么惊天动地的事迹,但他却拥有着许多人梦寐以求的宁静与快乐。他的悠然自得,源于他与世无争的心境,源于他热爱生活,享受生活。
Güneş batarken, yaşlı bir balıkçı ağlarını topluyordu, bir melodi mırıldanarak yavaşça eve doğru yürüyordu. Küçük kulübesi denizin kıyısında, etrafı sık ormanlık ve berrak deniz suyuyla çevriliydi. Her gün güneşin doğuşu ve batışıyla yaşayan balıkçı, hayatı basit olmasına rağmen sonsuzca mutlu ve tatmin olmuştu. Kapısının önünde sallanan sandalyesinde huzur içinde oturup, denizin üzerinde batan güneşi izliyor, deniz melteminin nazik dokunuşunu hissediyordu, kalbi huzur ve uyumla doluydu. Olağanüstü hiçbir başarısı olmasa da, birçok insanın özlediği huzur ve mutluluğa sahipti. Onun huzurlu ve rahatlığı, dünyadan uzak durma halinden, hayata olan sevgisinden ve hayattan zevk almaktan kaynaklanıyordu.
Usage
用于描写人物悠闲舒适的状态,常用于文学作品和日常口语中。
Bir kişinin huzurlu ve rahat halini tanımlamak için kullanılır; sıklıkla edebi eserlerde ve günlük konuşmada kullanılır.
Examples
-
他独自一人坐在花园里,悠然自得地喝着茶。
tā dú zì yī rén zuò zài huā yuán lǐ, yōu rán zì de dì hē zhe chá.
Bahçede yalnız oturup, huzur içinde çay içiyordu.
-
退休后,他过着悠然自得的生活。
tuì xiū hòu, tā guò zhe yōu rán zì de de shēng huó
Emekli olduktan sonra huzurlu ve rahat bir yaşam sürdü