惶惶不安 huzursuz ve endişeli
Explanation
形容内心害怕,非常不安的状态。
İçsel korku ve büyük kaygı durumunu tanımlamak için.
Origin Story
话说唐朝时期,长安城外有一片茂密的树林,林中住着一位名叫李白的隐士。他本是位才华横溢的诗人,却因得罪权贵隐居于此。一日,他正坐在树下吟诗作画,突然听到一阵急促的马蹄声,接着便是一队官兵闯入了树林。李白心中一惊,不知发生了何事,官兵们气势汹汹,杀气腾腾,瞬间让李白惶惶不安。他想起自己得罪的那些权贵,难道是他们派人来抓自己了吗?这惶恐不安的情绪如同潮水般涌来,他握紧了手中的画笔,心跳如鼓,不知该如何是好。官兵们很快找到了他,李白闭上了眼睛,等待着命运的审判。没想到,官兵们只是路过此处,根本不是冲着他来的。李白这才长舒一口气,心中的惶惶不安也随之消散。
Tang Hanedanlığı sırasında, Çangan şehrinin dışında, Li Bai adında bir münzevi yaşayan yoğun bir ormanın olduğu söylenir. O başlangıçta yetenekli bir şairdi, ancak güçlü yetkilileri kırdıktan sonra oraya çekilmişti. Bir gün, bir ağacın altında şiir yazar ve resim çizerken aniden koşan at seslerini duydu ve ardından bir grup asker ormana daldı. Li Bai şaşırdı, ne olduğunu bilmiyordu. Askerler agresifti, Li Bai'yi endişelendiren gergin bir ortam yarattı. Kendiliğinden hoşlanmayan güçlü figürleri hatırladı; onu tutuklamak için insan gönderiyor olabilirler miydi? Bu endişeli duygu bir dalga gibi yükseldi, eli fırçasını sıkıca kavradı, kalbi hızlı çarpıyordu, ne yapacağını bilmiyordu. Askerler onu çabucak buldu ve Li Bai gözlerini kapadı, kaderini bekledi. Beklenmedik bir şekilde, askerler sadece geçiyordu, onu hedef almıyorlardı. Li Bai rahat bir nefes aldı ve endişesi kayboldu.
Usage
用于描写人内心害怕、不安的状态,常用于形容遇到危险、困境或不好的消息时的心理感受。
İçsel korku ve huzursuzluk durumunu tanımlamak için kullanılır, genellikle tehlike, zorluk veya kötü haberlerle karşılaşmanın psikolojik hissini tanımlamak için kullanılır.
Examples
-
战乱时期,百姓惶惶不安,四处逃难。
zhànluàn shíqí, bǎixìng huánghuáng bù'ān, sìchù táonàn
Savaş zamanında insanlar huzursuz ve kaçış halindeydi.
-
听到噩耗,他惶惶不安,整夜睡不着觉。
tīngdào èhào, tā huánghuáng bù'ān, zhěngyè shuìbuzháojiào
Kötü haberi duyunca huzursuz oldu ve bütün gece uyuyamadı.
-
考试临近,他惶惶不安,复习进度缓慢。
kǎoshì línjìn, tā huánghuáng bù'ān, fùxí jìndù mànmàn
Sınav yaklaşırken huzursuzdu ve tekrar etme ilerlemesi yavaştı