意犹未尽 henüz bitmemiş
Explanation
指还没有尽兴;感到满足而留恋。
Bu, birinin henüz tatmin olmadığı anlamına gelir; biri tatmin olmuş ve özlem duymuş hisseder.
Origin Story
老张是一位资深摄影师,他热爱自然风光,每到周末都会背着相机去郊外拍摄。一天,他来到了一片美丽的田野,金黄的油菜花盛开,微风轻轻拂过,花香弥漫,景色如画。他兴奋地架起相机,不断地拍摄,记录下这美丽的瞬间。夕阳西下,他依依不舍地离开了这片田野。回到家后,他仔细地挑选照片,一张张照片都让他回味无穷,仿佛又回到了那片美丽的田野,感受着花香和微风的轻抚。他意犹未尽,决定下个周末再去拍摄,捕捉更多美丽的瞬间。
Yaşlı Zhang, doğal manzaraları seven tecrübeli bir fotoğrafçıdır. Her hafta sonu, fotoğraf makinesiyle banliyölere gidip fotoğraf çeker. Bir gün, altın rengi kolza çiçeklerinin açtığı güzel bir tarlaya gitti. Hafif bir esinti esti, çiçeklerin kokusu havayı doldurdu ve manzara çok güzeldi. Heyecanla fotoğraf makinesini kurdu ve bu güzel anları yakalamaya devam etti. Güneş batarken, isteksizce tarlayı terk etti. Eve döndüğünde, fotoğrafları dikkatlice seçti. Her fotoğraf ona anıları hatırlattı, sanki o güzel tarlada tekrar bulunuyordu, çiçeklerin kokusunu ve hafif esintiyi hissediyordu. Hala tatmin olmamıştı ve daha fazla güzel anı yakalamak için gelecek hafta sonu tekrar fotoğraf çekmeye karar verdi.
Usage
表示事情结束或活动停止后,还感到很满足,还有意愿继续下去。
Bir şeyin veya bir etkinliğin sona ermesinden sonra, kişinin hala çok tatmin olmuş ve devam etme isteği duyduğu anlamına gelir.
Examples
-
这场演出太精彩了,真是意犹未尽!
zhè chǎng yǎnchū tài jīngcǎi le, zhēnshi yìyóu wèijìn!
Bu gösteri çok harikaydı, daha fazlasını istiyorum!
-
看完这部电影,我意犹未尽,还想再看一遍。
kàn wán zhè bù diànyǐng, wǒ yìyóu wèijìn, hái xiǎng zài kàn yībiàn。
Bu filmi izledikten sonra, hala bir kez daha izlemek istiyorum.
-
这次旅行虽然短暂,但也意犹未尽。
zhè cì lǚxíng suīrán duǎnzàn, dàn yě yìyóu wèijìn。
Bu seyahat kısa olsa da, yine de yetersiz kaldı.