油然而生 doğal olarak ortaya çıkmak
Explanation
形容自然而然地产生某种感情或思想。
Belirli bir duygunun veya düşüncenin doğal olarak ortaya çıkmasını tanımlar.
Origin Story
夕阳西下,一位饱经风霜的老人站在田埂上,看着金灿灿的稻田,心中油然而生一种满足感。他年轻时,为了养家糊口,经历了无数的艰辛,如今,儿孙满堂,生活富足,这一切都来之不易。他想起曾经为了收成而日夜操劳的场景,想起和伙伴们一起抗击自然灾害的回忆,一股暖流涌上心头。他笑了,笑得那么开心,那么满足,仿佛所有曾经的苦难都已烟消云散,只留下收获的喜悦。这时,晚风轻轻拂过,带来阵阵稻花的清香,他深吸一口气,感受着这来之不易的幸福。他明白,这幸福不是天上掉下来的,而是他用辛勤的汗水和不懈的努力换来的。他闭上眼睛,感受着夕阳的余晖,心中油然而生的感激之情,让他无比平静,无比满足。
Güneş batarken, hayatın zorluklarını yaşamış yaşlı bir adam pirinç tarlasının kenarında durmuş, altın sarısı pirinç tarlalarına bakıyordu. Kalbini bir memnuniyet duygusu kaplıyordu. Gençliğinde ailesini geçindirmek için sayısız zorluk yaşamıştı. Şimdi, torunlarıyla çevrili ve bolluk içinde yaşayan adam, tüm bunların sıkı çalışmanın sonucu olduğunu biliyordu. Hasat için gece gündüz çalıştığı sahneleri ve arkadaşlarıyla birlikte doğal afetlerle mücadele ettiği anıları hatırladı. Kalbinde sıcak bir dalga hissetti. O kadar mutlu ve memnun bir şekilde gülümsedi ki, geçmişteki tüm acılar yok olmuş, sadece hasadın sevinci kalmış gibiydi. O anda hafif akşam meltemi, ferahlatıcı pirinç çiçeği kokusunu taşıyordu. Derin bir nefes aldı ve elde ettiği zor kazanılmış mutluluğu hissetti. Bu mutluluğun gökten inmediğini, sıkı çalışması ve yorulmak bilmeyen çabalarıyla kazandığını anladı. Gözlerini kapattı, batan güneşi hissetti ve kalbini minnettarlık duygusu kapladı, onu sakin ve mutlu bıraktı.
Usage
多用于描写因某种情景而自然产生的情感或想法。
Belirli bir durum veya olaydan doğal olarak ortaya çıkan duyguları veya düşünceleri tanımlamak için sıklıkla kullanılır.
Examples
-
面对突如其来的困难,他油然而生一种不屈不挠的信念。
miànduì túrú'ér lái de kùnnán, tā yóurán'érs hēng yī zhǒng bù qū bù náo de xìnyǎn.
Beklenmedik zorluklarla karşılaştığında, onda boyun eğmez bir inanç doğdu.
-
看到祖国日新月异的变化,我心中油然而生一种自豪感。
kàn dào zǔguó rìxīnyìyì de biànhuà, wǒ xīnzhōng yóurán'érs hēng yī zhǒng zìháo gǎn
Anavatanımızdaki hızlı değişimleri görünce, içimde gurur duygusu kabardı.