温柔体贴 nazık ve düşünceli
Explanation
形容人性格温柔,待人关怀体贴。
nazık bir kişiliğe ve başkalarına karşı düşünceli bir tavra sahip birini tanımlar.
Origin Story
从前,在一个小山村里住着一位名叫小翠的姑娘。小翠生性善良,待人温柔体贴。村里的老人们常说,小翠的心就像春天温暖的阳光,能融化冬日的寒冰。有一天,村里来了位落魄的书生,衣衫褴褛,饥寒交迫。小翠见他可怜,便将他带回家中,悉心照料。她不仅为他准备了丰盛的食物和温暖的住所,还每日细心地照顾他的起居。书生深受感动,他被小翠的温柔体贴深深打动,决心努力学习,将来报答小翠的恩情。在小翠的鼓励和帮助下,书生最终金榜题名,成为了一位德高望重的官员。他并没有忘记小翠的恩情,常常回村看望她,并将小翠接到城里居住,让她过上了幸福的生活。这个故事传遍了村庄,人们都称赞小翠的温柔体贴,以及她善良美丽的品质。
Bir zamanlar, küçük bir dağ köyünde Xiaocui adında genç bir kadın yaşıyordu. Xiaocui, doğası gereği nazik ve başkalarını nazikçe ve düşünceli bir şekilde tedavi ediyordu. Köyün yaşlıları sık sık Xiaocui'nin kalbinin, kışın buzunu eritebilecek sıcak bir bahar güneşi gibi olduğunu söylerlerdi. Bir gün, köye perişan halde, giysileri yırtık ve aç ve üşümüş bir şansız akademisyen geldi. Xiaocui, durumuna acıyarak onu evine götürdü ve ona şefkatle baktı. Ona sadece bol miktarda yemek ve kalacak sıcak bir yer sağlamakla kalmayıp, aynı zamanda günlük ihtiyaçlarına da dikkatlice baktı. Akademisyen onun nezaketinden çok etkilendi. Xiaocui'nin nezaketinden ve düşünceliliğinden çok etkilendi ve gelecekte Xiaocui'nin iyiliğini geri ödemek umuduyla sıkı çalışmaya karar verdi. Xiaocui'nin cesaretlendirmesi ve desteğiyle, akademisyen sonunda imparatorluk sınavını geçti ve saygın bir yetkili oldu. Xiaocui'nin iyiliğini asla unutmadı ve onu sık sık ziyaret etmek için köye geri döndü ve sonunda Xiaocui'yi onunla yaşamak üzere şehre getirdi, böylece mutlu bir hayat yaşamasını sağladı. Bu hikaye tüm köyde yayıldı ve insanlar Xiaocui'nin nezaketi ve düşünceliliğini, aynı zamanda onun nazik ve güzel karakterini övdüler.
Usage
用于形容女子性格温柔,待人关怀体贴。
bir kadının nazik doğasını ve başkalarına karşı düşünceli davranışını tanımlamak için kullanılır.
Examples
-
她待人温柔体贴,深受大家喜爱。
tā dài rén wēn róu tǐ tiē, shēn shòu dà jiā xǐ ài.
Herkese karşı nazik ve düşüncelidir, herkes tarafından çok sevilir.
-
他温柔体贴地照顾生病的妻子。
tā wēn róu tǐ tiē de zhào gù shēng bìng de qī zi.
Hastalığı karısına nazik ve düşünceli bir şekilde bakıyor