缠绵悱恻 acı verici ve yürek burkan
Explanation
形容内心痛苦难以排解,也指文章感情婉转凄凉。
İçsel acı ve üzüntünün üstesinden gelmenin zorluğunu anlatır ve aynı zamanda hüzünlü bir havaya sahip edebi eserler için de kullanılabilir.
Origin Story
一位饱经沧桑的老人,坐在夕阳西下的海边,回忆着自己的一生。年轻时,他意气风发,追求着轰轰烈烈的爱情,但最终却以悲剧收场。往事如潮水般涌来,他忍不住老泪纵横,心中充满了缠绵悱恻的痛苦。他想起曾经与爱人海誓山盟,一起走过风风雨雨,如今却阴阳相隔,这种痛彻心扉的思念,让他无法释怀。他拿起一颗光滑的鹅卵石,轻轻地抚摸着,仿佛那是爱人的手,温暖而柔软。海风轻轻吹拂着他的脸庞,带走了些许悲伤,但也留下了无尽的思念。日落西山,天色渐暗,老人依然坐在那里,任凭海风吹拂,任凭泪水流淌,他那缠绵悱恻的心境,只有大海才能理解。
Hayatın yıprattığı yaşlı bir adam, güneş batarken denizin kıyısında oturmuş, hayatını hatırlıyor. Gençliğinde enerjikti, tutkulu bir aşk peşindeydi, ancak trajik bir şekilde sona erdi. Anılar sel gibi akıyor, gözlerinden yaşlar boşanıyor ve kalbi dayanılmaz bir acı ile dolu. Sevgilisine verdiği sözleri, birlikte yaşadıkları iniş çıkışları hatırlıyor, ama şimdi ölüm onları ayırmış, katlanılmaz bir özlem ki, ondan kurtulamıyor. Pürüzsüz bir çakıl taşı alıyor, sevgilinin eliymiş gibi nazikçe okşuyor, sıcak ve yumuşak. Deniz meltemi yüzünü okşuyor, biraz hüznü alıp götürüyor ama sonsuz bir özlem bırakıyor. Güneş batıyor, hava kararıyor, ama yaşlı adam hala orada oturuyor, deniz melteminin esmesine, gözyaşlarının akmasına izin veriyor, acılı ve yürek burkan ruh hali sadece deniz tarafından anlaşılıyor.
Usage
常用来形容内心痛苦难以排解的情感,也常用于描写文学作品中凄婉缠绵的情感基调。
Genellikle içsel acı ve üzüntüyle dolu, üstesinden gelmesi zor duyguları tanımlamak için kullanılır ve aynı zamanda edebi eserlerdeki hüzünlü ve dokunaklı duygusal havayı tanımlamak için de sıkça kullanılır.
Examples
-
他的离去,让我心中充满了缠绵悱恻的悲伤。
tā de líqù, ràng wǒ xīnzhōng chōngmǎn le chánmián fěicè de bēishāng
Onun gidişi içimi dayanılmaz bir üzüntüyle doldurdu.
-
这首诗词,充满了缠绵悱恻的情感。
zhè shǒu shīcí, chōngmǎn le chánmián fěicè de qínggǎn
Bu şiir, iç burkan duygularla dolu