自给自足 kendi kendine yeterlilik
Explanation
依靠自己的生产,满足自己的需要。
Kendi üretimlerine güvenerek kendi ihtiyaçlarını karşılamak.
Origin Story
很久以前,在一个偏僻的山村里,住着一位勤劳的农夫。他拥有几亩薄田,种着水稻、蔬菜和果树。他日出而作,日落而息,辛勤地耕耘着他的土地。他不依赖任何人,也不向外界求助,他依靠自己的双手,创造出足够养活一家人的食物和生活用品。他过着简单而充实的生活,与世无争,自给自足。他的邻居们,有的依赖政府的救济,有的靠外出打工赚钱,而这位农夫始终坚持自己的生活方式。他经常说:“只有靠自己的双手,才能真正拥有安全感和尊严。”他的这种精神,也影响了他的儿孙们,几代人都传承着这种自给自足的生活方式,成为村里的一道独特的风景线。
Çok zaman önce, ıssız bir dağ köyünde, çalışkan bir çiftçi yaşıyordu. Pirinç, sebze ve meyve ağaçları yetiştirdiği birkaç dönüm arazisi vardı. Güneş doğduğundan battığına kadar çalışıyor, arazisini özenle işliyordu. Kimseye bağlı değildi, dışarıdan yardım da istemiyordu; ailesini geçindirmek için yeterli yiyecek ve malzeme üretmek için kendi ellerine güveniyordu. Çatışmasız ve kendi kendine yeterli, basit ama tatmin edici bir yaşam yaşıyordu. Komşuları, bazıları devlet yardımına bağlıydı, bazıları başka yerlerde çalışarak para kazanıyordu, ancak bu çiftçi her zaman kendi yaşam tarzına bağlı kalıyordu. Sık sık şöyle derdi: “Sadece kendi ellerine güvenerek bir insan gerçekten güvenlik ve haysiyet sahibi olabilir.” Bu ruh, çocuklarını ve torunlarını da etkiledi; nesiller boyu bu kendi kendine yeterli yaşam tarzını sürdürdüler ve köy manzarasının eşsiz bir parçası oldular.
Usage
用于形容一个人或一个群体能够依靠自己的生产来满足自己的需求,不需要依赖外部的援助。
Kendi üretimleriyle dış yardıma ihtiyaç duymadan kendi ihtiyaçlarını karşılayabilen bir kişiyi veya grubu tanımlamak için kullanılır.
Examples
-
这个村庄实现了自给自足。
zhège cūn zhuāng shíxiàn le zì jǐ zì zú
Bu köy kendi kendine yetebilir hale geldi.
-
通过发展农业,他们实现了基本的自给自足。
tōngguò fāzhǎn nóngyè, tāmen shíxiàn le jīběn de zì jǐ zì zú
Tarımın gelişmesiyle temel kendi kendine yetebilirliği sağladılar.
-
他们努力争取自给自足。
tāmen nǔlì zhēngqǔ zì jǐ zì zú
Kendi kendine yetebilmek için çaba gösteriyorlar.