高出一筹 bir adım önde
Explanation
比别人高明一些;比其他人优秀。
Diğerlerinden daha iyi olmak; diğerlerinden üstün olmak
Origin Story
话说古代有两名工匠,老张和老李,都以精湛的技艺闻名。一天,国王要建造一座宏伟的宫殿,便将这项任务交给了他们两人。老张和老李分别独立设计建造,一个月后,宫殿竣工。国王仔细察看,发现老张建造的宫殿不仅美观大方,而且结构稳固,在许多细节方面都比老李的设计高出一筹。例如,老张巧妙地利用了力学原理,让宫殿更加坚固耐用;而在装饰上,老张也更注重细节,每一个雕刻都栩栩如生。国王最终对老张的方案赞赏有加,封他为首席工匠。老李虽然技艺也不错,但与老张相比,还是稍逊一筹。这个故事告诉我们,在任何领域,精益求精,才能脱颖而出,高出一筹。
Eskiden, eski zamanlarda, olağanüstü yetenekleriyle tanınan iki usta zanaatkar, Yaşlı Zhang ve Yaşlı Li yaşarmış. Bir gün kral görkemli bir saray inşa ettirmek istedi ve bu görevi onlara verdi. Yaşlı Zhang ve Yaşlı Li ayrı ayrı inşa edip tasarladılar ve bir ay sonra saray tamamlandı. Kral dikkatlice inceledi ve Yaşlı Zhang'ın inşa ettiği sarayın sadece güzel ve görkemli değil, aynı zamanda yapısının da sağlam olduğunu ve birçok ayrıntıda Yaşlı Li'nin tasarımından daha üstün olduğunu keşfetti. Örneğin, Yaşlı Zhang ustaca mekanik prensiplerini kullanarak sarayı daha güçlü ve dayanıklı hale getirdi; ve dekorasyon konusunda Yaşlı Zhang ayrıntılara daha fazla önem verdi, her oyma canlıydı. Sonunda kral, Yaşlı Zhang'ın çalışmasından çok etkilendi ve onu baş zanaatkar olarak atadı. Yaşlı Li de iyi bir zanaatkar olmasına rağmen, Yaşlı Zhang'a kıyasla biraz daha düşüktü. Bu hikaye bize her alanda mükemmelliğe ulaşma çabasının önemini gösteriyor.
Usage
用于比较,说明某人或某事物比其他人或事物更优秀。
Karşılaştırma için kullanılır, birinin veya bir şeyin diğerlerinden daha üstün olduğunu göstermek için.
Examples
-
他的设计方案比其他人的高出一筹。
tā de sheji fang'àn bǐ qítā rén de gāo chū yī chóu
Onun tasarım önerisi diğerlerinden daha iyi.
-
这个方案高出一筹,值得采纳。
zhège fāng'àn gāo chū yī chóu, zhídé cǎinà
Bu plan daha iyi ve kabul edilmeyi hak ediyor.