不胜枚举 saymakla bitmez
Explanation
形容数量很多,多得数也数不清。
Çok fazla sayıda olduğunu, sayılamayacak kadar çok olduğunu anlatır.
Origin Story
话说唐朝时期,一位名叫李白的诗人,才华横溢,写下了无数流芳百世的诗篇。他的诗作,从描绘壮丽山河的宏伟气势,到表达细腻情感的缠绵悱恻,题材丰富多样,风格清新飘逸,令人叹为观止。后人想将他的诗作全部收集起来,却发现数量之多,简直不胜枚举。从边塞诗的豪迈激昂,到宫廷诗的华美精致,从山水田园诗的清丽脱俗,到送别诗的深情厚谊,李白的诗作如同浩瀚的星辰,璀璨夺目,数也数不清,读也读不尽,堪称中国诗歌史上的奇葩。他的诗作被后世传颂,影响深远,成为了中华文化宝库中不可或缺的一部分,更成为了无数后世诗人学习和创作的典范。不仅如此,李白还写下了大量的文章,论述各种各样的道理,阐述人生的各种哲理,其思想境界之高,笔力之强,同样不胜枚举。
Söylendiğine göre Tang Hanedanlığı döneminde, olağanüstü yeteneğe sahip Li Bai adında bir şair, yüzyıllardır aktarılan sayısız şiir yazdı. Eserleri, görkemli manzara ve dağların görkemli tasvirlerinden ince duyguların ifadesine kadar geniş bir yelpazede konuları kapsıyor. Bunlar, insanları hayrete düşüren taze ve zarif bir üslupla karakterize ediliyor. Sonraki nesiller tüm eserlerini toplamaya çalıştılar, ancak sayılarının çok fazla olduğunu, sayılamayacak kadar olduğunu keşfettiler. Kahramanca sınır şiirlerinden zarif saray şiirlerine, zarif doğa ve manzara şiirlerinden dokunaklı veda şiirlerine kadar Li Bai'nin şiirleri, sayısız ve sonsuz, parıldayan yıldızların geniş bir uzantısı gibiydi. Çin şiir tarihinin en önemli eserleri olarak kabul ediliyorlar. Şiirleri nesilden nesile aktarılarak derin bir etki yarattı, Çin kültürünün hazinesinin vazgeçilmez bir parçası oldu ve sonraki nesillerin sayısız şairine örnek oldu.
Usage
用于形容数量极多,难以一一列举。
Sayılamayacak kadar çok sayıda şeyi tanımlamak için kullanılır.
Examples
-
他取得的成就真是不胜枚举。
ta qude de chengjiu zhen shi bushenghmeiju
Başarıları saymakla bitmez.
-
博物馆里的文物不胜枚举,让人目不暇接。
bowuguan li de wenwu bushenghmeiju, rang ren mubuxiajie
Müzedeki eserler sayısız ve göz alıcı.