回光返照 Son Parıltı
Explanation
比喻事物灭亡前夕的表面兴旺,也比喻人死前精神突然兴奋。
Bir şeyin yok olmasından önceki yüzeysel refahının bir metaforu; ayrıca ölümden önce ruhun ani heyecanı için de kullanılır.
Origin Story
林黛玉自知命不久矣,宝玉大婚之夜,她强撑着看望宝玉最后一面。她倚在窗边,望着窗外盛开的梨花,心中五味杂陈。她想起自己与宝玉的点点滴滴,往昔的美好时光仿佛就在眼前。她嘴角微微上扬,露出一丝微笑,如同夕阳西下时,天空短暂的回光返照,美丽而短暂。她用尽最后的力气,写下一首绝句,表达了她对宝玉的爱恋和不舍,随后便悄然离世,香消玉殒。
Lin Daiyu, vaktinin az olduğunu bilerek, düğün gecesi Baoyu'yu son kez görmek için kendini zorladı. Pencereye yaslanarak, dışarıdaki açan armut çiçeklerine baktı, kalbi karmaşık duygularla doluydu. Baoyu ile geçirdiği anları hatırladı; geçmişteki güzel zamanları gözlerinin önündeydi. Dudaklarında hafif bir gülümseme belirdi, batan güneşin kısa bir parıltısı gibi, güzel ama geçici. Son gücüyle, Baoyu'ya olan sevgisini ve ondan ayrılmak istememesini dile getiren kısa bir şiir yazdı ve sonra sessizce öldü.
Usage
用于比喻事物在灭亡前夕的表面繁荣或人在临死前的精神突然兴奋。
Bir şeyin yok olmasından önceki yüzeysel refahını veya bir kişinin ölümünden önceki ani ruh heyecanını tanımlamak için kullanılır.
Examples
-
大厦将倾,已是回光返照了。
dà shà jiāng qīng, yǐ shì huí guāng fǎn zhào le
Bina yıkılmak üzere; bu sadece son bir ışık parlaması.
-
他病重期间,曾有过几次回光返照。
tā bìng zhòng qī jiān, céng yǒu guò jǐ cì huí guāng fǎn zhào
Ciddi hastalığı sırasında, birkaç anlık görünen iyileşme yaşadı.