如获至宝 sanki bir hazine bulmuş gibi
Explanation
形容得到非常珍贵喜爱的东西。
Çok değerli ve sevilen bir şey elde etmenin hissini tanımlar.
Origin Story
话说唐朝时期,一位名叫李白的书生,为了寻找失落的诗稿,翻遍了无数的书籍和古籍。有一天,他在一个破旧的书箱里,意外地发现了一卷泛黄的羊皮纸。他小心翼翼地展开,只见上面密密麻麻地写满了诗歌,字体遒劲有力,风格独特,正是他苦苦寻找的失落诗稿。李白欣喜若狂,如获至宝,仔细地将诗稿珍藏起来,日夜研读,最终创作出了更多脍炙人口的诗篇。
Rivayete göre Tang Hanedanlığı döneminde Li Bai adında bir bilgin, kayıp şiir el yazmalarını bulmak için sayısız kitap ve eski metni taradı. Bir gün, eski bir tahta sandıkta beklenmedik bir şekilde sararmış bir parşömen rulosu buldu. Dikkatlice açtığında, güçlü bir yazıyla ve benzersiz bir üslupla yazılmış, yoğun bir şekilde şiirlerle dolu olduğunu gördü; aradığı kayıp el yazmalarıydı. Li Bai çok sevindi, sanki bir hazine bulmuş gibi, el yazmalarını özenle sakladı, gece gündüz okudu ve sonunda daha da popüler şiirler yazdı.
Usage
用于形容对得到的东西非常珍视喜爱。
Alınan bir şeye ne kadar değer verildiğini ve sevildiğini tanımlamak için kullanılır.
Examples
-
他寻觅多年的古董终于到手,欣喜若狂,如获至宝。
tā xúnmì duō nián de gǔdǒng zhōngyú dào shǒu, xīnxǐ ruò kuáng, rú huò zhì bǎo。
Yıllarca aradığı antikayı sonunda buldu, sevinçten uçuyordu, sanki bir hazine bulmuş gibi.
-
考古学家发现了一件珍贵的文物,如获至宝,小心翼翼地保护起来。
kǎogǔ xuéjiā fāxiàn le yī jiàn zhēnguì de wénwù, rú huò zhì bǎo, xiǎoxīn yìyì de bǎohù qǐlái。
Arkeolog değerli bir eser buldu, sanki bir hazine bulmuş gibi, ve özenle korudu.