异乎寻常 alışılmadık
Explanation
不同于寻常,指超出平常;异常。
Olağandışı, sıradan olanın dışına çıkan; alışılmadık.
Origin Story
很久以前,在一个偏僻的小山村里,住着一位名叫阿牛的年轻人。阿牛从小就与众不同,他喜欢观察自然,对各种动植物都充满了好奇。村里的人们过着日复一日的平淡生活,日出而作,日落而息,对新鲜事物总是漠不关心。但阿牛却不一样,他总是喜欢探索未知的世界,寻找那些异乎寻常的事物。有一次,阿牛在山里发现了一种奇特的植物,这种植物的花朵颜色鲜艳,而且散发着奇异的香味,与村里常见的植物完全不同。他将这种植物带回了村子,村民们都感到非常好奇,纷纷前来观看。阿牛向大家详细地介绍了这种植物的特性,并向大家展示了它的药用价值,村民们这才知道原来这种植物还有如此神奇的功效。阿牛的行为在村里引起了很大的轰动,大家都被他这种勇于探索的精神所感动。从此以后,村里的人们不再满足于平淡的生活,也开始积极地探索世界,寻找那些异乎寻常的事物。
Çok eski zamanlarda, ıssız bir dağ köyünde Anio adında genç bir adam yaşıyordu. Anio küçük yaştan beri farklıydı, doğayı gözlemlemeyi sever ve her türlü bitkiye ve hayvana hayran kalırdı. Köylüler monoton bir hayat yaşıyor, güneş doğduğunda çalışıyor, güneş battığında dinleniyor ve yeni şeylere kayıtsız kalıyorlardı. Ama Anio farklıydı, her zaman bilinmeyen dünyayı keşfetmeyi ve alışılmadık şeyleri aramayı severdi. Bir keresinde Anio dağlarda garip bir bitki buldu, çiçekleri canlı renklere sahipti ve alışılmadık bir koku yayıyordu, köydeki yaygın bitkilerden tamamen farklıydı. Bitkiyi köye getirdi ve köylüler çok meraklıydılar ve onu görmeye geldiler. Anio bitkinin özelliklerini herkese ayrıntılı bir şekilde anlattı ve tıbbi değerini gösterdi, böylece köylüler bu bitkinin bu kadar harika özelliklere sahip olduğunu öğrendiler. Anio'nun eylemleri köyde büyük bir heyecan yarattı ve herkes onun yeni şeyleri keşfetme cesaretinden etkilendi. O zamandan beri, köylüler monoton bir hayattan artık memnun kalmadılar, aynı zamanda dünyayı aktif olarak keşfetmeye ve alışılmadık şeyleri aramaya başladılar.
Usage
形容事物或现象不同寻常,与众不同。
Olağan dışı ve normdan farklı olan şeyleri veya olayları tanımlamak için.
Examples
-
他的行为异乎寻常,引起了大家的注意。
ta de xingwei yihu xunchang, yinqile dajia de zhuyi.
Davranışı alışılmadık ve herkesin dikkatini çekti.
-
这次考试的结果异乎寻常的好。
zheci kaoshi de jieguo yihu xunchang de hao.
Bu sınavın sonucu alışılmadık derecede iyiydi.